Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Primo Türk Çocuğu

Ömer Seyfettin

Primo Türk Çocuğu Sözleri ve Alıntıları

Primo Türk Çocuğu sözleri ve alıntılarını, Primo Türk Çocuğu kitap alıntılarını, Primo Türk Çocuğu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Türkten başka olan milletlerin, Türkü mahvetmeye çalıştığını onların kör gözleri göremiyor.
En birinci emelleri oğullarına, yahut kardeşlerine çirkin bir kız almaktır. Tanımadıkları evlere «görücü giderler. Ve erkeklerin birçoğu daha hâlâ bilmezler ki, bu görücü hanımlar güzelden ziyade bir çirkin ararlar. Ve mutlaka da bulurlar. Güzel bir kız alırlarsa kardeşlerinin yahut oğullarının onu seveceğini, onun lafını dinleyeceğini ve sonra kendi pabuçlarının dama atılacağını düşünmek onları çıldırtır. Güzellikten dehşetle ürkerler. Bunun için İstanbul'da koca bulamayan, evde kalan kızların yüzde doksanı en güzeller, en câzibeler, en sevimlileridir. Bu zavallı güzel Türk kızlarını görücü hanımlar beğenmez. «A, kardeş, çok güzel ama, şeytan gibi çok bilmiş... Biz oğlumuza cin değil, kız almak isteriz.» derler. Kimine alafranga, kimine sıska, kimine şirret gibi kusur bulurlar. Gayeleri tombul, beyazca, sessiz, mıymıntı, budala, cahil, ıslanmış tavuğa benzeyen kızlardır.
Reklam
Ömer Seyfettin'in çocuklara milliyetçiliği anlatışı..<33
Bahçede kiraz ağacının dallarındaki serçeler bile diğer kuşlara karışmıyorlar, ayrı bir cins, bir millet olarak geçinmiyorlar mıydı? Bir serçe var mıydı ki kendi kümesini bıraksın da gitsin kargalara, güvercinlere karışsın?
Türklerin ne kadar kuvvetli olduklarını, ne kadar yenilmez bir kuvvet olduklarını tekrar anlayacaklar.
O sunî seraba, aşk dalgasına devam...
Ah zavallı dostum, sen şimdiye kadar piyangoyu çekmeli kısmetine düşen et yığıntısına, et tarlasına razı olmalı, orduya askercikler yetiştirmeliydin... Ve ancak böyle mesut olabilirdin. Halbuki sen hâlâ aşk dalgası geçiyor, sonu bulunmaz bir üzüntü çölüne, içi lav dolu bir cehennem uçurumuna, arkasında ateş fışkıran yanardağlar saklı uzak, aldatıcı, sunî bir serâba koşuyorsun... Bilsen sana ne kadar acıdım...
Reklam
Hayat, hakikaten en uzun vak'alariyle çabuk biten bir sinema şeridinden başka bir şey değil!
Ey azizim, şimdi halis bir Fransız olduğumu anladın mı?» Gülüyor ve muzaffer bir tavırla yüzüme bakıyordu. Mermere dayalı dirseklerim uyuşmuş, acıyordu. Geri çekildim : - Anladım, lâkin zaten Türk değilmişsiniz ki... Piç mişsiniz!.. diyerek ayağa kalktım.
Ölüler sırlarını saklamazlar. Ölmeden evvel bütün hayatımızca gizlediğimiz şeyleri söylemek insanların en mukaddes vazifeleridir.
Otele vardığımda o gece sabaha kadar hemen hiç uyumadım. Hep Ahmet Nihat'ın mektepteki tatsız, biçimsiz hallerini ve soğuk reveranslarını, garip vaziyetlerini düşünüyor ve sonra İstanbul'da Türklüğünü inkâr eden, Türklükten nefret eden, Türklüğü hakir görüp bütün varlıklarıyla Avrupalılaşmaya çalışan uzun tırnaklı, son moda elbiseli tek gözlüklü züppeleri hatırlıyor, içimden: «Acaba bunların da hepsi piç mi? Hepsinin anneleri Beyoğlu'nda mı gebe kaldı» diyor; korkunç kâbuslar arasında yırtılmış al ve harap hilâller içinde yükselen tunç ve ateş renginde büyük, siyah ve kanlı haçlar görüyordum.
Reklam
Avrupalılar, manevi saldırılarını da ihmal etmiyorlardı. Dillerini, eğitimlerini, ahlâklarını, terbiyelerini, âdetlerini yerleştirerek bizdeki milliyet ve Türklük duygusunu franmasonluk efsanesiyle boğuyorlardı. İşte bir asırdan beri içimizde yalnızca isimleri Türk kalmış, yaşantıları tamamen Avrupalılaşmış pek çok insan vardı.
Türkler dünyanın en cesur, en asil, en güçlü bir milletiydi. Türkler medeniyet yollarını açmış, her yere temiz kan, saf ahlâk götürmüşlerdi.
''Korkma, sen Türksün! Türkler hiçbir vakit, hiçbir yerde, hiçbir şeyden korkmazlar.''
“Korkma, sen Türk’sün! Türkler hiçbir vakit, hiçbir yerde, hiçbir şeyden korkmazlar...”
Birkaç asır evvel Avrupa'yı terbiye eden bu nesle, Osmanlı Türkleri'ne şimdi tamamı birden, bütün Avrupalılar saldırıyorlar, mahvetmek için uğraşıyorlar, fakat başarılı olamıyorlardı.
731 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.