Putin Ne İstiyor? sözleri ve alıntılarını, Putin Ne İstiyor? kitap alıntılarını, Putin Ne İstiyor? en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
...Avrupa Hristiyan köklerini önemsemiyor, çokkültürleşiyor ve cinsiyet konusunda karışıklıkları besliyor. Eçcinsellik sorunu Rusya ve Avrupa arasındaki bu ahlak savaşında simgesel bir sorun yumağı haline geldi: Avrupa ülkeleri birbiri ardına, aynı cinsiyetteki kişilerin evlenmesine izin veren yasaları kabul ederken, Vladimir Putin, Temmuz 2013'te eşcinsel çiftlerin özgürlüklerini kısıtlayan bir yasa yayımladı. Manevi dünya ile maddi dünyayı karşı karşıya getirerek, rekabet metafizik hale gelmiş durumda. Ekim 2015'te, Valday Kulübü'nde Rusya başkanı şöyle dedi: “Rus dünya görüşü temelinde, iyinin ve kötünün temsilleri, üstün güçler, ilahi başlangıç bulunur. Batı düşünüşünün temelinde -bunun kötü tınlamasını istemem ama- çıkar, realizm ve faydacılık vardır.“
1990'lı yılların savruluşları, Putin'in analizlerine göre, büyük ölçüde devletin otorite eksikliğinden kaynaklanmıştır: “Toplum ekonomik, politik, psikolojik olduğu kadar, ahlaken de çöküş içindedir“ der, 1999'da.
Vladimir Putin, Şubat 2013'te din adamlarından oluşan temsilcilere, “Rusya'nın tüm zaferlerinin ve tüm başarılarının kalbinde vatanseverlik, iman ve ruh gücü vardır“ diye seslendi.
Kremlin'in lideri, kendine ait pek az düşünceye sahip. O ne bir entelektüel ne de bir ideolog; sezgileriyle hareket eden biri. O, insanların ruh halinden anlayan ve kısa vadeli stratejiler inşa eden bir taktik uzmanı.
Sovyet casusluk filmleriyle (bunlardan biri 1968 tarihli "Le Bouclier et l'Epée" dir) uyuşturuldu ve tam bu dönemde genç Putin casusluk kariyeriyle ilgili hayaller kurmaya başladı.
Söz konusu olan ne SSCB’yi yeniden kurmak ne de büyük bir Rus ulus devleti yaratmaktır. Hedef, Rusya’nın jeopolitik hudutlarında, tarihi ortak olarak gelişmeleri denetleme hakkını korumaktır.
Rusya ve Batı arasında, dahil olma ve direniş diyalektiği var: Kendisini farklı olmaya mecbur bırakan büyüklük arzusunun tuzağına düşen Rusya, Batı’ya yakınlaştığı anda, kendi “geri kalmışlığıyla” yüz yüze geliyor.
2014 tarihli "Leviathan" filminde yönetmen Andrey Zvyagintsev, bir belediye başkanıyla yerel bir mahkemenin, Rusya'nın kuzeyindeki mütevazı bir tamirhane sahibinin malına el koydukları bir suç ortaklığını göstererek, Rusların yolsuzluğa boyun eğmeye mecbur kalmalarının karanlık bir tablosunu çiziyor.
Kuşkusuz, Kırım'ın ilhakının (Mart 2014) tetiklediği hipnoza ek olarak, Suriye'yi tek taraflı bombalamaların (Kasım 2015 sonundan itibaren) getirdiği prestij yükselişi, milliyetçi ateşi ve "Vojd" kültünü (Rusça'da "önder" anlamına geliyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında Stalin'e verilen takma addı) yeniden canlandırmaya olanak sağladı.
Ukrayna'nın Avrupa Birliği'ne ve özellikle NATO'ya girmesi, Moskova için varoluşsal bir tehdit olarak algılanırken, radikal İslâmcılığın ülke topraklarına sirayet etme korkusu gerçektir.
Bu aşırı enerji tüketimi elbette Rusya'nın ihracat potansiyeline zarar veriyor. Khrouchtchevka'da (Nikita Kruşçev döneminde inşa edilen beş ya da altı katlı bina) bir gece geçirmek, merkezi ısıtma derecesini ayarlayamadıklarını görmek için yeterli - Ruslar sıklıkla kışın pencere açmak zorunda kalıyorlar.
Birçok açıdan, Soğuk Savaş dönemindeki containment (çevreleme) teorisyeni George Kennan'a atfedilen, "Rusya'nın sınırlarında yalnızca tebaası veya düşmanları vardır" tespiti geçerlidir.