Okulda kimi zaman evini düşünürken gözünün önüne bu tabakları da getirirdi. Gümüşten ağır kepçeler, içinden, fırında balığın masaya getirildiği büyük kâse, keskin meyve bıçakları, küçücük kahve fincanları, gümüş paralar kadar incecik, neredeyse kırılacak kaşıklar ve dışarıdan kulağa gelen Radetzky Marşı... İşte bütün bunlar onun için yaz, özgürlük ve baba ocağı demekti.