Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Radikal Kitaplar

Osman Çakmakçı

Radikal Kitaplar Gönderileri

Radikal Kitaplar kitaplarını, Radikal Kitaplar sözleri ve alıntılarını, Radikal Kitaplar yazarlarını, Radikal Kitaplar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Öznenin onu yanlış yönlendirebilecek birikimini düşünme sürecine katarak düşünme daha başlamadan onu yönlendirmemesi gerek. Daha en başından düşünmenin sınırlarını belirler, onu bir kanal içine sokarsak düşünme eylemi taraflılaşır, sakatlanır.
Şiir sanatıyla, sanat olarak bir alıp veremediği yok Birhan Keskin'in. Onunla uyum içinde akıp gidiyor ve huzurla deviniyor içimde. Şiirin, bir sanat olarak, olanakları (ki bu şimdiye kadar kazanılmış ve yerleşmiş ve dolayısıyla klişeleşmiş olanaklardır aynı zamanda) yetiyor Keskin'e; bu olanaklardan memnun ve bu olanakların yarattığı imkânlar Birhan Keskin'in bir şair olarak kendisini ve dünyayı anlatmasına yetiyor. Anlatmak yerine dışa vurmak demek isterdim, zira bence şair ve şiir anlatmaktan ziyade dışa vurur, tıpkı kaynayan sütün kabarması gibi kaynayan şiir de kabarır ve yapısal, biçimsel ve anlamsal olarak bütün halinde dönüşüme uğrar.
Sayfa 265 - 1. baskı: Kasım 2018 - Vakıfbank Kültür Yayınları
Reklam
V. B. Bayrıl'ın, sanki geçen bunca zamandan beri hiçbir şey değişmemiş, her şey 80'li yılların ortasıyla 90'lı yılların ortasında arasındaki zaman diliminde kalmış gibi, ilk iki kitabının burnunun dikine dikine devamcısı niteliğindeki yeni şiir kitabı Arzuda Tenhâ bana uzun yıllardır düşündüğüm bir konuyu artık ayrıntısıyla ele almam gerektiğini yeniden hissettirdi. Bu, şiirde dil meselesidir. Rilke'ydi sanırım, "Şiir sözcüklerle yazılır," der. Evet, doğrudur, sözcüklerle yazılır. Ama benim de şöyle bir sorum var: "Doğru, şiir sözcüklerle yazılır. Peki ama sözcükler ne ile yazılır?" Sözcüklerin arkasında o sözcükleri ifade eden bir özne yok mudur? O sözcüklerin bir evreni yok mudur? O sözcükler neden öyle yazılır da böyle yazılmaz?
Sayfa 240 - 1. baskı: Kasım 2018 - Vakıfbank Kültür Yayınları
Yanılmıyorsam bir yerlerde okumuştum: Gerard de Nerval elinde urganla dolaşırmış hep. Nitekim 26 Ocak 1855'te bir sokak lambasının direğinde asılı olarak bulundu. Henüz kırk yedi yaşındaydı. İntihar etmişti. Gerçeküstücülüğün papası André Breton'un Birinci Gerçeküstücülük Bildirisi'nde, Gerçeküstücülüğün köklerinin Nerval'in süpernatüralizminde aramak gerekir dediği şiirleri, Erdoğan Alkan başarılı bir çeviriyle Türkçeye kazandırdı.
Sayfa 216 - 1. baskı: Kasım 2018 - Vakıfbank Kültür Yayınları
'Saçma' düşüncesinin kâşifi Albert Camus 20. yüzyılın en önemli düşünür-yazarlarından biridir. 'Saçma' düşüncesi de en hümanist düşüncelerden. Bu düşünce, yaşamdaki ve varoluşumuzdaki bütün sorumluluğu insanın omuzlarına yükler. İnsan olmanın, tırnak içinde 'insan olma'nın erdemi tutunulacak yegâne daldır bu düşüncenin yarattığı değerler yokluğunun boşluğunda.
Sayfa 139 - 1. baskı: Kasım 2018 - Vakıfbank Kültür Yayınları
Beckett'in en önemli sorusu belki de tek mutlak gerçek üzerinde odaklanıyor: Ölüm nedir? Bu soruyu doğal olarak şu soru izliyor: Yaşamın anlamı nedir? Bu soru, şu gerçek fark edilince kendiliğinden ortaya çıkıyor: İnsan ölmeye yazgılı bir yaratıktır. Öyleyse şu: İnsan doğumla ölüm arasındaki o kısacık zaman süresince bu dünyada konaklar. "Mutsuzluğa doğuş, uzam ve zaman içinde bitip tükenmek bilmeyen bir sürükleniş, onarılmaz bir yalnızlık ve tedirginlik ve sonra önlenemeyen yok oluş..."
Sayfa 87 - 1. baskı: Kasım 2018 - Vakıfbank Kültür Yayınları
Reklam
Sartre'ın varoluşçuluğu özgürlüğe ve özgür seçime büyük bir önem verir. İnsanın kendi seçimlerini yaparak kendini var kılabileceğini ileri sürer. "Sartre'a göre, insan doğasının özsel içeriği, o halde, onun henüz belirlenmemiş bir tasarı olduğudur. İnsan doğası, geleceğe doğru açıktır. O, içerikle doldurulmak durumunda olan intentionalite formudur." (Alasdair MacIntyre) Bu de özgür seçim imkânı doğal olarak insanı etikle karşı karşıya bırakır. Seçimlerimizin etik temeli önem kazanır. Sartre'a göre, seçimlerimiz olumsaldır; etik de öyle.
Sayfa 71 - 1. baskı: Kasım 2018 - Vakıfbank Kültür Yayınları
*depresyonun bize ettikleri*
Depresyon, sadece bir birey olarak kendimizden, kendi ruhsal dünyamızın sorunlarından kaynaklanan, kökeni bireysel olan bir hastalık mı, yoksa toplumsal koşulların, çağdaş yaşam biçiminin, bize hayal ettirilenlerin bu hastalıkta payı var mı? Yani depresyonun sağaltılması için aslında toplumun sağaltılması, içinde yaşadığımız ekonomik sistemin sağaltılması da gerekmiyor mu?
Sayfa 57 - 1. baskı: Kasım 2018 - Vakıfbank Kültür Yayınları
Dünyada düşçülüğe çağıran nesneler arasında, en büyük 'imge yaratıcı'lardan biri alevdir. Alev bizi hayal etmeye zorlar. Bir alevin karşısında hülyalara dalındığında, algılanan şey, hayal edilenin yanında bir hiçtir. Alev metafor ve imge olarak değerini çok çeşitli tefekkür alanlarında taşır.
Sayfa 51 - 1. baskı: Kasım 2018 - Vakıfbank Kültür Yayınları
Şimdi yine, bir kez daha, yazıyorum: Batı felsefesi naylon bir çorapsa eğer, Nietzsche de bu çorabın kaçığıdır, kaçtığı yerdir. Batı düşüncesi Nietzsche'nin konuştuğu yerden iflas eder. Takati kesilir, sararıp solgunlaşır. Kendi uçurumuna düşer; içindeki çatlaklara. Nietzsche Batı felsefesinin, Hristiyanlığın ikiyüzlülüğünü, yozlaşmışlığını bu felsefenin kökenlerine inerek, demek bir temek araştırması yaparak, 'soykütüğü' çıkararak ortaya serer.
Sayfa 37 - 1. baskı: Kasım 2018 - Vakıfbank Kültür Yayınları
Reklam
Alman yazar Goethe, kahramanı çok duygusal ve tutkulu bir karakter olan 1774 tarihli Genç Werther'in Acıları adlı romanıyla harekete Alman etkisini vurur. O dönemde Almanya birçok küçük ve birbirinden ayrı devletlerden oluşuyordu ve Goethe'nin eserleri bir milliyetçi duygunun ortaya çıkmasına katkıda bulundu.
Sayfa 22 - 1. baskı: Kasım 2018 - Vakıfbank Kültür Yayınları
düşünmeye önyargılı başlamayın diyor
Öznenin onu yanlış yönlendirebilecek birikimini düşünme sürecine katarak düşünme daha başlamadan onu yönlendirmemesi gerek. Daha en başından düşünmenin sınırlarını belirler, onu bir kanal içine sokarsak düşünme eylemi taraflılaşır, sakatlanır.
Sayfa 17 - 1. baskı: Kasım 2018 - Vakıfbank Kültür Yayınları
...toplumsal anonimliğin, kolektif bilincin kuşaktan kuşağa taşıyıcıları olan masallar aslında, ne kadar olağandışı olurlarsa olsunlar yine de gerçek hayata gönderiyorlar bizi; orasıyla ilgili bir yargının, bilincin oluşmasını sağlıyorlar.
Sayfa 14 - 1. baskı: Kasım 2018 - Vakıfbank Kültür Yayınları
Masallar aslında uzlaşımsal değerlerin taşıyıcısı; bu anlamda muhafazakar oldukları bile söylenebilir.
Sayfa 15 - Masalların İçyüzü
Kitapta beni en çok ilgilendiren tespit masallafın kolektif, yani toplumsal bilincin taşıyıcıları olduğu tespitiydi. Değil mi ya, kimi masallar toplumsal kurallara aykırı bulunduğundan, yıkıcı olarak değerlendirildiklerinden kuşaktan kuşağa aktarılmıyor, sansüre uğruyorlardı. Günümüze kadar gelen masallar bir bakıma toplumun onayından geçmiş masallardı; toplumun kabul görmüş değerlerini ve vakış açısını yaygınlaştırıyordu. Bunun yanında rüyalarda bireysel bilinçaltı dışa vurulur. Ama yine de rüyalarda kolektif benliğin izleri de vardır. Rüya, bireysel bilinçaltının dışavurumuyken, masak kolektif benliğin, ulusun ve halkın bilinçaltını temsil eder. Bu her iki alan dikkatle incelenirse toplumların ve bireylerin bilinçaltlarına ilişkin bilgiler elde edilebilir demek ki.
Sayfa 15 - Masalların İçyüzü
19 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.