Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Resimli Osmanlı Tarihi

Yavuz Bahadıroğlu

Resimli Osmanlı Tarihi Gönderileri

Resimli Osmanlı Tarihi kitaplarını, Resimli Osmanlı Tarihi sözleri ve alıntılarını, Resimli Osmanlı Tarihi yazarlarını, Resimli Osmanlı Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Şu var ki, Sultan Abdülhamid uzun süren saltanatı müddetince ancak birkaç idam kararını imzalamış, kendisini öldürmek isteyenleri bile bağışlamıştır... Orman gibi sehpalar ondan sonra kurulmuş, binlerce kişi mahkemeli mahkemesiz öldürülmüştür. Ve onu düşürenler, Osmanlı Devleti'ni Birinci Dünya Savaşı'na sokmuşlar, yıkılışını hazırlamışlardır. Bu durumda, Sultan Abdülhamid hakkında hüküm verirken, tarih bizi insaflı olmaya davet etmektedir.
Sayfa 494 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okudu
Padişaha Ermeni Suikastı
Teröristler, padişahın cami kapısından arabasına kadar olan yolu 1 dakika 42 saniyede yürüdüğünü dahi hesaba katmışlardı... 21 Temmuz 1905 Cuma günüydü... Ermeni katiller 80 kilo patlayıcı ve 20 kilo demir çelik parçasından meydana getirdikleri saatli bombayı güzel bir at arabasına yerleştirip Yıldız'da Hamidiye Camisi'ne geldiler. Dikkat çekmemek için aralarına bazı Ermeni ve Yahudi kadınları da almışlardı. Aslında Yahudiler de Sultan Abdülhamid'e düşmandı. Çünkü dünyanın dört bucağına dağılmış Yahudiler için Filistin'den toprak istenmiş, karşılığında odalar dolusu altın teklif edilmişti. Ama padişah, "Değil odalar dolusu, dünyalar dolusu altın verseniz, memleketimin bir karış toprağını vermem!" şeklinde şahane bir cevapla Yahudi temsilcilerini huzurundan kovmuştu.
Sayfa 489 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okudu
Reklam
Ermeni patırtılarına Osmanlı padişahının papuç bırakmaması, aldığı isabetli tedbirler ve yürüttüğü akılcı dış politika sayesinde Ermeni emellerine set çekmesi, Ermenileri çileden çıkarmıştı. Son çare olarak "padişahın ortadan kaldırılması"na çalıştılar. Ermeniler için başka çare kalmamıştı. Çünkü zaman geçtikçe Sultan Abdülhamid'in siyaseti ağır basıyor, Ermeni propagandasına kapılmış bazı Avrupalı aydınlar gerçekleri görmeye başlıyordu. Bu sebeple Ermeni çeteciler Sultan Abdülhamid'i öldürmeye karar verdiler.
Sayfa 489 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okudu
İçimizdeki Yabancılar! / Kızıl Sultan!
Terörist Ermeniler, Osmanlı Devleti'ne karşı bir başarı beklemiyorlardı. Niyetleri sadece Avrupa devletlerinin dikkatini çekmek ve propagandalarının tesiri altına almaktı. Hem öldürüyor, hem de öldürüldüklerini yayıyor, caniler "mazlum" postuna bürünüp dünyayı aldatıyorlardı. Bu kesif faaliyetin sonucu olarak bazı Avrupalı aydınlarda şiddetli bir Abdülhamid düşmanlığı başladı. Meşhur Fransız tarihçisi Albert Vandal, Sultan Abdülhamid'e bu sebeple "Le Sultan Ruge," yani "Kızıl Sultan" lakabını taktı. İngiltere Başvekili ve Whigs Partisi Genel Başkanı Gladstone da "The Great Criminal," yani "Büyük Cani" tabirini kullandı. Onlar düşmandı. Onlar Ermeni yanlısıydı. Bu bakımdan Osmanlı padişahına "Kızıl Sultan" ya da "Büyük Cani" diyebilirlerdi. Ama bu sıfatları aynen alıp kullanan bazı Türk aydınlarını ve okul kitaplarımıza geçirenleri, bu toprağın çocukları olarak bağışlayabilir miyiz? Ermeni teröristlere karşı Türkleri, Avrupa ve Rusya'nın istekleri karşısında milli toprakları korudu diye bir Osmanlı padişahını suçlayabilir miyiz?
Sayfa 488 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okudu
Taşnaklar
Terörist Ermenilerin kurduğu Hınçak Cemiyeti 1895'te bölündü. Hınçak'tan ayrılanlar "Taşnak" (Birlik) adını aldılar. İstanbul başta olmak üzere, bazı vilayet ve kazalarda irili ufaklı isyanlar çıkarttılar. Sultan Abdülhamid, Ermeni çetecilerle mücadele için "Hamidiye Alayları"nı kurdu.
Sayfa 488 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okudu
Hınçak Cemiyeti
Ermeniler İsviçre'de 1886 yılında "Hınçak" ("çan sesi" demektir) isimli gizli bir cemiyet kurmuşlardı. Rusya ve İngiltere gibi büyük devletler tarafından beslenen bu cemiyet, sonradan Rusya'nın da başına dert oldu. Ama o sıralar Rusya'nın emellerine hizmet ediyor, Osmanlı Ermenilerini kışkırtıyor, bazı terör hareketlerine sürüklüyordu. Çeteler teşkil etmişlerdi. Ermeni çeteleri Türk köylerine saldırıyor, masum halkı kılıçtan geçiriyor veya kurşuna diziyordu. Hatta Ermenileri bile öldürüp, suçu Türklerin üstüne atıyorlardı. Dünya çapında, şimdi olduğu gibi kesif bir propagandaya başlamışlardı. Avrupalı bazı aydınlar kandırılmıştı. Bazıları Müslümanlara ve özellikle Türklere besledikleri hıncı Ermenileri desteklemekle alma yoluna gitmişti. Osmanlı Devleti'nin haklı feryadını duymuyor, ama bir Ermeni'nin burnu kanasa kıyametleri kopartıyorlardı.
Sayfa 488 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okudu
Reklam
İngiliz siyaseti
İngiltere'ye gelince... Osmanlıları destekleme siyasetini terk etmişti. Başbakanlık koltuğunda Gladstone oturuyordu. Amansız bir İslam ve Türk düşmanı olan Gladstone, bir gün Avam Kamarası'nda yaptığı bir konuşmada Kur'an-ı Kerim'i eline almış, bir sürü hakaretler sıralamış, en sonunda, "Bu kitap Türklerin elinde bulunduğu ve buna uyduğu müddetçe onları tarihten silemeyiz" demişti. Bu adam hem Ermeni teröristleri hem de Rusya'nın Ermeni politikasını destekliyordu.
Sayfa 486 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okudu
93 Harbinin Bilançosu
... Osmanlı Devleti'nin Avrupa kıtasında kaybettiği toprakların toplam yüzölçümü 237 bin 298 kilometrekareyi buluyordu. Bu topraklarda toplam 8 milyon 184 bin kişi yaşıyordu. Sultan Abdülhamid'in siyasi dehası olmasaydı, Ayastefanos Anlaşması harfiyen uygulanacak ve hiç şüphesiz, kayıplarımız en az iki, hatta üç misli fazla olacaktı. İşte, şehitlerin, yaralıların dışında, "93 Harbi" denilen facianın bilançosu budur. Bu bilanço, başlangıçta da ifade ettiğimiz gibi, Mithat Paşa, Mahmud Celaleddin Paşa, Redif Paşa, İbrahim Ethem Paşa ve taraftarlarının eseridir. Yazık ki, bunlardan bazıları okul kitaplarımızda birer "kahraman" olarak tanıtılmaktadır... Günü gelince elbette gerçek tarih yazılacaktır...
Sayfa 484 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okudu
... 13 Şubat 1878 Çarşamba günü yayınladığı fermanda, "Meclis-i Mebusan'ın süresiz olarak kapatıldığı"nı duyurdu. "Sultan Abdülhamid'e düşmanlık" modasına kendini kaptırmamış tarafsız tarihçiler, "bunun mecburiyet hâline geldiği"nde birleşmektedirler. İsmail Hami Danişmend'in bu husustaki görüşü şöyledir: "Herhalde ilk Meclis-i Mebusan dağılmayıp devam etmiş olsaydı, Osmanlı İmparatorluğu yirminci asrı idrak etmeyip, daha on dokuzuncu asrın sonlarında inhilal edip [yıkılıp] giderdi..."
Sayfa 481 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okudu
Şanlı Esir
... O sırada daha yüksek rütbeli bir Rus generali kulübeye girdi. Bu, Korgeneral Ganetski idi. Strukof'un alamadığı kılıcı o aldı. Osman Paşa'yı da tevkife hazırlanmışken, kapı birden açıldı. Rus orduları başkomutanı Grandük Nikola eşikte göründü. Sert bir asker selamıyla koca gaziyi selamladı. "Saygılarımı arza geldim, müşir hazretleri. Rus orduları ve Rus Çarı adına kahraman düşmanımızı selamlamaktan şeref duyarım!" Kılıcı Korgeneral Ganetski'nin elinden alıp tuttu. Saygıyla Gazi Osman Paşa'ya uzattı: "Dün nasıl şerefle taşıdıysanız bu kılıcı, bundan sonra da taşımaya layıksınız. Sizin Plevne'de yaptığınızı cihan birleşse yapamazdı. Siz bize değil, açlığa ve yokluğa teslim oldunuz..." Osman Paşa, Rus generaliyle savaş üstüne bir süre Fransızca sohbet etti. Kılıcı beline bağlanmıştı. "Esir" muamelesi görmeyeceği ve "misafir" kabul edileceği kendisine bildirilmişti.
Sayfa 480 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okudu
129 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.