Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Resimli Osmanlı Tarihi

Yavuz Bahadıroğlu

Resimli Osmanlı Tarihi Gönderileri

Resimli Osmanlı Tarihi kitaplarını, Resimli Osmanlı Tarihi sözleri ve alıntılarını, Resimli Osmanlı Tarihi yazarlarını, Resimli Osmanlı Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Vefat Ettiğinde 28 Yaşındaydı
Osmanlı Devleti'ni bataktan kurtarıp, çapulcu/yağmacı hâle gelen orduyu düzene sokarak büyük fetihler yapmış koca padişah, o gece vefat etti (1640). Tam 16 yıl 4 ay 13 gün padişahlık yapmıştı. Yalnız padişahlığının bir bölümü çocukluğuna rastladığı için, dizginleri kesin ele alışının üstünden sekiz yıl geçmişti. Bu kısa süreye büyük işler sığdırdı. Osmanlı Devleti için ikinci bir Yavuz Sultan oldu.
Sayfa 258 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okuyor
IV. Murad'ın Hastalığı
Sultan IV. Murad bir süreden beri hasta idi. Osmanlılarca "damla," "nikris" veya "gut" isimleriyle tanınan hastalıktan rahatsızdı. Eklemlerindeki ağrı zaman zaman dayanılmaz hâle geliyor, güçlükle ata binip güçlükle yürüyordu. Doktorlar ancak afyon (uyuşturucu) vermekle biraz olsun padişahı rahatlatıyorlardı. Afyon aldığı zamanlarda ağrıları biraz azalıyor, ama afyon vücudunu uyuşturduğundan yalpalayarak yürüyordu. Görenler de onu sarhoş sanıyorlardı. Bu yüzden, "IV. Murad'ın içki içtiği" söylentisi yayılmıştı.
Sayfa 256 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okuyor
Reklam
Sultanahmed Camii
... 4 Ocak 1610'da temel atma merasimi yapılan caminin temelleri kazılırken padişah, eteğinde toprak taşımış, amele gibi çalışmıştır. Nihayet bu muhteşem eser 9 Haziran 1617'de tamamlanmış ve ibadete açılmıştır. Cami, minareleriyle meşhur olduğu kadar, çinileri ve süslemeleriyle de bütün dünyada şöhret bulmuştur. Etrafında medresesi, imarethanesi, tabhanesi (mutfak) ve darüşşifası (hastane) vardır. Camiden üç sene sonra inşa edilen türbede Sultan I. Ahmed'den başka oğulları Sultan II. Osman ve Sultan IV. Murad gömülüdür.
Sayfa 228 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okuyor
Kendisi yalan söylemediği için, herkesi doğru sanırdı.
Sayfa 211 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okuyor
Kıbrıs'ın Fethi 1571 Ağustos, İnebahtı Faciası 1571 Ekim
... Mağlubiyetin Osmanlılar üzerindeki tesirini öğrenmek için, İstanbul'a elçiler gönderdiler. Venedikli elçileri Sokullu Mehmed Paşa kabul etti. Paşa onların niyetini çok iyi biliyordu. Böbürleneceklerdi. Nitekim elçi: "İnebahtı'da sizi yendik diye üzülmeyin!" diye söze başlayınca, sadrazam: "Bre elçi!" diye gürledi, "Siz donanmamızı yenmekle sakalımızı tıraş ettiniz. Biz Kıbrıs'ı almakla, kolunuzu kestik. Kesilen kol yerine gelmez, ama tıraş edilen sakal eskisinden daha gür çıkar. Bu devlet isterse, gemilerinin yelkenlerini atlastan, halatlarını ibrişimden, demirlerini gümüşten yapacak kadar güçlüdür! Ne bellediniz?" Elçiler böyle bir karşılık beklemiyorlardı. Şaşkınlıktan bocaladılar. Umduklarını bulamadan Venedik'in yolunu tuttular.
Sayfa 197 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okuyor
Zulümler Fethi Gerektiriyordu
... Şehzade Selim, babasına söz vermişti: "Eğer padişah olursam Kıbrıs'ı korsanların başına yıkacağım!" Padişah olmuştu ve Kıbrıs'ın fethini istiyordu. Bu arada korsanlar yağmalarına devam ediyorlardı. Son olarak Mısırlı defterdarın bindiği geminin soyulması, bardağı taşıran son damla oldu. Padişah II. Selim: "Kıbrıs'ı fethedip babamızın vasiyetini yerine getireceğiz" dedi. Şeyhülislam Ebussuud Efendi'den bir fetva alındı.
Sayfa 194 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okuyor
Reklam
"Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, Olmaya devlet, cihânda bir nefes sıhhat gibi..."
Sayfa 182 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okuyor
Kanuni devri
... Kemal Paşazadei Celalzade, Ebussuud Efendi, Zembilli Ali Cemâlî Efendi, Pirî Reis, Taşköprülüzade, İbrahim Çelebi, Molla Hayrüddin ve daha nice bilginler Kanuni devrini ışıklandırmışlar, kendilerinden sonra geleceklere eserleriyle/keşifleriyle yol göstermişlerdir. Bu devirde İngiltere'den Osmanlı Devleti'nin merkezi olan İstanbul'a bir heyet gelmiş, Osmanlı hukuk sistemini incelemiş ve bu sistem İngiltere kanunlarının temeli yapılmıştır...
Sayfa 181 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okuyor
Osmanlı Devleti'nin en parlak dönemi, Kanuni devridir. Devlet her bakımdan bütün dunya devletlerinden üstündür. En büyük mimari eserler bu devirde yapılmış, Osmanlı Devleti'ne bağlı toprakların yüzölçümü bu devirde 22 milyon kilometrekareyi bulmuştur.
Sayfa 181 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okuyor
Mohaç Zaferi 1526
Osmanlı padişahı sabaha kadar uyumamış, hazırlıklanı kontrol etmiş, toplantılar yapmıştı. Ancak sabaha karşı otağa döndü. Abdest tazeledi. Seccadeye çöktü. Zikretti, şükretti ve duada bulundu: "Yarınki büyük günde bizi muzaffer eyle Allah'ım! Muhammed (s.a.v.) ümmetini yendirme. Zaferi görmeden canımı alma. Bütün kuvvet ve kudret Senin, bütün hüküm Sendedir. N'eylersen güzel eylersin."
Sayfa 169 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okuyor
Reklam
“Babasız kaldıktan sonra, padişahlık ne ki!”
Sayfa 159 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okuyor
Tarihçilerin, "sekiz yıla 80 yıllık iş sığdırmış büyük bir padişah" olarak selamladığı Yavuz Sultan Selim, sert ama mertti.
Sayfa 156 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okuyor
Yavuz Sultan Selim Sade Giyinirdi
Çok sade giyinirdi. O kadar ki, onu herhangi bir saraylıdan ayırmak mümkün olmazdı. Birgün bunun sebebini sormuşlar ve Yavuz’dan şu harika cevabı almışlar. “Vezirlerin ve beylerin süslü elbiseler giymesi, padişahlarına saygıdan ileri gelir. Biz kime şirin görünmek için süslü giyinelim? Bizim padişahımız (Allah) vücudun dışına değil, içindeki cevhere (imana) bakar” Bir gün Yavuz Selim’e oğlu Süleyman, çok süslü elbiseler olduğu halde huzuruna getirilmişti. Yavuz hemen çocuk yaşta bulunan Süleyman’ı şöyle bir süzdükten sonra; “Bu ne hal Süleyman?” dedi. “Anana giyecek bir şey bırakmamışsın!” Böylece süslenmenin kadınlara mahsus olduğunu belirtmek istedi...
Sayfa 155 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okuyor
Yavuz'un Küpesi
Yavuz, Mısır seferi sırasında, kölelerin tek kulaklarındaki küpeyi görüp sormuş: "Bu nedir?" Cevap vermişler: "Bu tek küpe, kölelik işaretidir." Bunu duyan Yavuz hemen kulağını deldirmiş ve "Ben de Cenab-ı Allah'ın kulu ve kölesiyim!" diyerek küpe taktırmış...
Sayfa 155 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okuyor
Öleceğini Anlamıştı
Çadırda Hasan Can'la yalnızdılar. Acı bir gülümseme dudaklarında dolaştı: "Bu ne hâldir Hasan Can?" Hasan Can, sesini hıçkırığa karıştırıp cevap verdi: "Allah'la olacak zamandır padişahım." Padişahın kaşları birden çatıldı. Hasta hâlinden umulmayacak kadar gür bir sesle bağırdı: "Ya sen bizi şimdiye kadar kiminle bilirdin Hasan Can!"
Sayfa 152 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okuyor
90 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.