Bugüne kadar Erasmus adını sadece “Erasmus Programı” -1980’lerin sonlarından beri var olan ve Avrupa Birliği tarafından yürütülen bir öğrenci değişim programı- vesilesiyle duymuş olup, Erasmus’un kim olduğu ile ilgili detaylı bir bilgi sahibi değildim. Stefan Zweig yine harika bir biyografi ile beni bu konudaki cahilliğimden kurtardı, neyse ki.
Kitap sayesinde hümanizm ve “Erasmus Anlayışı”, Martin Luther ve hıristiyanlığın Rönesans dönemi geçirdiği süreçler ile bilgi sahibi oldum. Ayrıca insana, politikaya, ezilen halklara dair yeni bakış açıları kazandım.
Kitap Erasmus’un yaşam öyküsünü anlatırken, arka planda bağnazlığın her türüne karşı kalemiyle savaşan bir insanın yaşadığı korkuları ve hayal kırıklıklarını; bazen dönemin en üstün düşünürü ve ilahiyatçısı olma sorumluluğunu, bazen savaşın tüm taraflarınca yerilen bir insanın çektiği sıkıntıları çok çarpıcı bir şekilde okuyucusu ile paylaşmakta.
Kitabı genel anlamda çok beğendiğimi belirtmek isterim.