Bir bak, gökyüzünde korkunç bulutlar toplanıyor; yoksa üzerine taş yağmayacağını, yerini yurdunu yakmayacağını mı düşünüyorsun? Yoksa mermer saraylarının, gösterişli kıyafetlerinin, altın yığınlarının, kalabalık kölelerinin, riyakarlık ve ihanetin seni kurtaracağını mı sanıyorsun? Ruhunu kirlettin, kalbini sattın, yüce ve kutsal olan herşeyi unuttun; kelimelerin anlamlarını karıştırdın, altına iyi iyiye altın, kurnazlığa akıl akla kurnazlık dedin; sevgiyi küçümsedin, aklın ve kalbin bilimini hor gördün. Sarayların çökecek, kıyafetlerin yırtılacak, tarlalarını yaban otları saracak ve adın unutulacak.
Nitekim bizim için en acımasız, en sarih ıstıraplar ifade edemediklerimizdir. Eğer bir kişi ıstıraplarını dile getirebiliyorsa demek ki artık önemli ölçüde onlardan uzaklaşmıştır.
Bir sanatçının hayatında sanatın hâkim olmadığı tek bir an bile söz konusu değildir; onun için olup biten her şey, ruhunun hiç batmayan güneşiyle aydınlanmış hâldedir ve bu ruhu, tıpkı Memnon anıtı gibi sürekli nağmeler yayar.