daha korkunç şeyler bildim çünkü delilik gibi...
deliliğin ülkesinde bilekler kesilmez.
saatlerden geyik kanı akmaz.
deliliğin ülkesinde hiçbir şey olmaz.
saatler geçmek bilmez...
gece 10’a doğru aradın. birkaç gün
sonra dolunay olacağını, rakı içeceğini
ve denize deniz kızları için
biraz rakı dökeceğini söyledin.
kıskandırmanın daha zarif bir
yöntemi olamazdı ama beni daha
fazla kıskandırma olur mu?
dayanamam ben buna.
taş kesilir boynuzlarım.
içimdeki kuş ölür
''Sonra belki çay içeriz. Şansımız varsa yağmur da yağar. Damlalara huzur yüklemece oynarız. Benim damlam seninkini alnından öper. Güzel şeyler olur belki. Sen gel bence....''
mavi bir su akıyor
platin ayaklarının altından
mavi tırnaklarını geçiriyorum
platin gövdene
yitik bir şey tutuyorum
bana yakın başını
bir zamanlar bana
yakınlaşmış olan
ve o öteye çevirirken başını
şarkısını duyuluyor
umarsız bir meleğin
ağlanası giysiler içinde
"Ormanda bir kuş hızla dönüyordu.
Aşık olduğumuz zaman
Yürek denen ormanda bir kuş anormal bir hızla döner
Ve kaçmamız gerektiğini söyler bize
Çünkü her şey çok fazladır
Kendi etrafında nefes kesici bir biçimde dönen bir kuş
Kendini ve etrafındakileri yaralar
Tehlikedir onun adı…
Bunun için aşkı hiç kimse, insanın kendi arkadaşları bile istemez
Kumrular sakindir bir tek
Ben kumru değilim
Sen de
Bu yüzden biz hiç yaklaşmamalıyız."