SabitFikir - Sayı 118 sözleri ve alıntılarını, SabitFikir - Sayı 118 kitap alıntılarını, SabitFikir - Sayı 118 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kristeva, Beauvoir’ın tek kadınların tekil deneyimlerinden bahsettiğini işaret ederek kadınların tekil deneyimlerini ve bu deneyimleri paylaşmasının gerektiğinin önemini vurguluyor. Bunun için de Hélène Cixous, Luce Irıgaray’la birlikte kadının kendini ve deneyimini yazıya getirmesini amaç edinen dişil yazı (écriture féminine) çalışmalarının içinde bulunuyor. Tüm bunlardan hareketle kadınlara iki var olma biçimi öneriyor: hak ve eşitlikler mücadelesini sürdürmek ve bütün insanların tekilleşerek özgürleşip, yaratıcılıklarının ardına düşmek.
Kristeva, kadının cinselliği muammasının Beauvoir’la aşkınlaştığını ve politik bir açıklığa dönüştüğünü Beauvor’ın meşhur mottosu: “Biz kadın doğarız ama ben kadın olurum diyeceğiz” sözüyle temellendiriyor. Kristeva, Beauvoir’ın kadının ve kadınlığın biyolojiyle tanımlanmasından ve onu nesne olarak görmekte ısrar eden ataerkil bakışa rağmen kadını nesne düzeyinden özne düzeyine yükseltmek için doğru zamanda olunduğunu ekliyor. Beauvoir, toplumun genç kızlara empoze ettiği kendini kontrol duygusunun onların kendiliğindenliğini öldürdüğünü söyleyerek, kendilik sınırına yaklaşmak isteyen kadınları böyle ikaz ediyordu: “Kurtuluşu bir başkasında görmek, yıkılmanın en güvenli yoludur.” Şifayı başkasından ummak, daha da derinden yaralanmanın en acı verici yolu değil midir?
Yetiştirme, terbiye, tahsil, tedris, talim.. Hepsinin yerine eğitim demişiz. Dilde var olan birçok detay yok olmuş, yakın anlamlı kelimeler aynı kelime ile ifade edilir olmuş.
" Beauvoir toplumun genç kızlara empoze ettiği kendini kontrol duygusunun kendiliğindenliğini yine öldürdüğünü söyleyerek kendilik sınırına yaklaşmak isteyen kadınları böyle ikaz ediyordu: 'Kurtuluşu bir başkasında görmek, yıkılmanın en güvenli yoludur'. Şifayı başkasından ummak daha da derinden yaralanmanın en acı verici yolu değil midir? "
Oğuz Atay'ın kitapları, okurundan hatırı sayılır birikim ister. Okurun bu metinlere uygun adım yürüyebilmesi için usta bir tenisçi gibi gelen topa karşılık verebilmesi gerekir.
"Sen Marmara'nın göl gibi durgun bir ucunda
Ben böyle atılmış gibi yurdun bir ucunda,
Sen benden uzak, ben sana hasret?
Sarmış beni gurbet,
Sarmış beni Mecnun diye zincir gibi dağlar"
Faruk Nafiz Çamlıbel
Oğuz Atay öykücü olarak da çok başarılıdır. Ancak roman türünde yaptığı çarpıcı yenilikler öykülerini bir süre içinde olsa romanlarının gölgesinde bırakmıştır.