Sanayi Çağı

Hans Freyer

Sanayi Çağı Gönderileri

Sanayi Çağı kitaplarını, Sanayi Çağı sözleri ve alıntılarını, Sanayi Çağı yazarlarını, Sanayi Çağı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bilim, hiç değilse çağdaş (modern) bilim, uğraştığı olayları "sine ira et studio" (yani tarafsız bir gözle), değer yargısı gözetmeksizin, her türlü pratik kaygı ve amaçtan bağımsız olarak, yalnızca ama yalnızca nesnel (objektiv) gerçekliğe varmak amacıyla araştırma kuralına uygun biçimde çalışır. Bir bilimin elde ettiği bilgilerin her yerde ve her zaman doğru olabilmesi için bu şarttır. Çünkü araya herhangi bir değer yargısı karışacak olursa, bilgilerin genel geçerliği tehlikeye düşer. Onun için bilim, insanın işine yarayan buğdayı ne kadar özenerek incelerse, insanlara rahatsızlık veren yabani otu da aynı dikkatle: sevimli ev hayvanını ne kadar ilgi ile incelerse, zararlı böcekleri de (haşaratı da) aynı ilgi ile inceler. "Yabani ot", "zararlı böcek", bütün bunlar pratik davranışın eseri olan kavramlardır. Bunlar bilim araştırmasının konusu olur olmaz, gerçi bu gibi ayırmalar ortadan kalkmaz ama "parantez içine alınırlar" (yani hesaba katılmazlar). Bunların bilim araştırmasına etkisi dokunmaz. Araştırma konusu insan-dışı doğa değil de, insan dünyasına aitse, sonra hele toplumsal gerçekle ilgili konular söz konusu ise, modern bilimin kendi kendine yüklediği bu "değer yargısı gözetmeme" kuralı büsbütün önem kazanır.
sanayi sisteminin ortadan kalkması ve makinaya geçişi dile getiren büyük kesitin yeniden arkaya çekilmesi artık imkânsızdır. Öyleyse ödevimiz, bütün soyutluğuna ve eğilmezliğine rağmen bu sisteme insanî bir anlam kazandırmaktır.
Reklam
İki yüzyıl önce bir kent topluluğunda, hattâ bunların en büyüklerinden birinde, diyelim ki Goethe'nin yaşadığı yıllarda Frankfurt'ta yaşayan bir kimse, az çok aydınsa, bu toplumsal düzenin tablosunu görebilir ve onu anlayabilirdi; orada yetkilerin nasıl dağıldığını, ne gibi görevlerin bulunduğunu ve nasıl birlikte çalışıldığını, bütün'ün nasıl işlediğini... tam tamına bilirdi. Bu, insanın içinde kendini rahat hissettiği açık bir toplumsal düzendi. Ben şöyle bir iddiada bulunmayı göze alacağım: bugün artık hiç kimsenin içinde yaşadığımız toplumsal bütünü tamamıyla görmesine imkân yoktur.
18. yüzyılınki de dahil olmak üzere, bütün eski teknik. Yunanca "Techne" kelimesinin ifade ettiği şeydi: yani özel bir sanat ya da özel bir beceri, özel bir güç anlamına geliyordu. Bu teknik, şu açık, yalın formüle dayanıyordu: "İnsan , herhangi bir şey istiyordur. Belli birtakım ihtiyaçları vardır. Kendine belli birtakım erekler
Şimdiye kadarki dünya tarihinde bütün yeryüzünü kaplamış olan hiçbir hareket olmamıştır. Sözgelişi, 13. yüzyıldaki Cengiz Han ve oğullarınınki gibi en güçlü siyasal yayılmalar, (Mahayana-Buddhizm, İslâmlık, Hıristiyanlık gibi) büyük dünya dinleri bile gerçi çok geniş alanlara nüfuz etmişler ve oralara izlerini bırakmışlardır; ama bütün dünyayı kendilerine çekememişlerdir. Sanayi hareketinin bunu başarmış olduğu bugün artık söylenebilir. O bütün yeryüzünün alınyazısı olmuştur.
Eski çağlarda, yani aslında sanayi çağının başlangıcına değin bir ülke sınırlı, kendi içine kapalı birçok bölgelere ayrılır ve hayat onlar içinde dönerdi: bu bölgeler bütünlüğü ve bağlantıları ile alışılmış düzenleri ve kurumları ile kendilerine özgü bir görünüşte idiler. Bir kentin çevresinde bulunan köyler bu kentle birlikte, yalnızca ihtiyaç duyulan şeylerin alışverişinin yapıldığı doğal ve organik bir yaşama düzeni kurarlardı; uzaktakilerle yapılan ticaret, alışverişe ancak çok az mal katıyordu.
Reklam
119 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.