Myrrha, sarıl bana -bir kez daha- bir daha-
Ne olursa olsun sev beni. Benim en büyük zaferim
Senin aşkına layık olmaktır.
MYRRHA. Atılın ileri ve muzaffer olun!
Acı, bazen de zevk gibi gelir;
Kalbime yerleşen ruh onun atışlarını sayar,
Ama hızlandırmaz onu ve hiçbir faninin,
Hatta kehanet tanrısı olduğu hâlde Baal'in bile
Soramayacağı soruları sorar bana-
Beleses, bu kadar mı
Kapılıp gittin ibadete? Keşfedilmemiş bir günün
Bilinmeyen diyarına doğru tanrının yitişini mi
İzliyorsun burada ayakta dikilerek?
İşimiz gece, biliyorsun -o da geldi işte.
Şu kısacık hayatımı, onu daha da kısaltacak
Her şeye karşı korumaya uğraşarak mı tüketmeliyim!
Bu kadar zahmete değer mi! Ya zamanından
Önce ölürsem, ölüm korkusuyla yaşayarak
Barışçıl yönetimimle tarihin kanlı sayfalarına
Tatlı bir huzur çağı, asırlar süren çölleşmeye
Yeşil bir vaha getirdiğimi sanmıştım,
Gelecek nesiller dönüp baktığında gülümseyecek,
Gelişecek ve Sardanapalus'un altın çağını
Yaşamadıkları için dertleneceklerdi.
Krallığımı bir cennete çevirdiğimi zannetmiştim,
Her ay yeni zevklere gebe yeni bir dönem gibiydi.
Kalabalıkların haykırışlarını aşktan sanmıştım―
Dostların nefesini hakikat bellemiştim-