Bilsem ki diye başladım, bilsem ki kimsenin
parmağı yok, bu sürüp giden işkencede, dedim. Kılım bile kıpırdamadan bir sabah, çekerdim darağacına kendimi, bilsem ki suç
bende!
"Bir de Mehmet Akif vardı. Yığından, yani emekçiden habersizdi. Halk, sadece namazını kılmakla, cihada katılmakla halk olurdu. Ezan sesi duyulan her bucak; mutlu yurt kesimi sayılmalıydı. Toprağı sıkınca şehitler fışkırdı mı, memleket cennet olurdu."
Kendimi bildim bileli annemden hep bu sözü işitmiştim:"Analar duyar." Maksim Gorki'nin Ana romanı tam benim doğum tarihimde Türkçeye çevrilmişti.Okuma yazma bilmediği için bu romanı ne annem okumuştu ne de ağabeyim... Ama cumhuriyetin ilanından iki yıl sonra Ünye'deki evimizde biz grevden konuşuyorduk. Ve annem, bu "grev lafını kimden duydun?" sorusuna "Analar duyar" diye karşılık veriyordu. Gerçek anlamını bilmeden...
Özgürlüğe kavuşma savaşı, nerede olursa olsun eylemlerin en insancasıydı. Özgürlüğü yitirmek de bile kurtuluş umudu gizliydi. Direnenlerin gücü bu gizli umuttan geliyordu işte!