Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Satranç

Stefan Zweig

Öne Çıkan Satranç Gönderileri

Öne Çıkan Satranç kitaplarını, öne çıkan Satranç sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Satranç yazarlarını, öne çıkan Satranç yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Ne zaman etrafının eğitimli insanlarla çevrili olduğunu düşünse kabuğuna çekiliyor, böylece kimse onun ağzından tek bir saçma kelime duyamıyor, ya da derinliği henüz ölçülememiş olan cehaletine dair bilgi edinemiyor."
Fakat düşünceler bile ne kadar güçsüz görünürse görünsünler, bir şeyleri düzeltmeye gerek duyarlar, aksi halde sapmaya ve kendi etraflarında amaçsızca dolanmaya başlarlar, onlar da boşluğa tahammül edemezler.
Sayfa 38 - Karbon KitaplarKitabı okudu
Reklam
"...Bizlere hiçbir şey yapılmadı - bizleri tamamen bir hiçliğin ortasına yerleştirdiler ve herkes bilir ki, dünyada insanı bir hiçliğe atmaktan daha büyük bir baskı yöntemi yoktur..."
58 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Bir gece yarısı Newyork'tan Buenos Aires'e hareket etmek üzere olan gemide parlayıp sönen denklanşörlerle başlıyor hikâye. Gemide dünya şampiyonu Mirko Czentovic var. Satranç oynayarak küçücük bir köydeki sefil yaşamından kurtuluyor. Aslında tam anlamıyla kurtulamıyor. "Rembrandt, Bethoven, Dante ya da Napolyon gibi tarihi karakterlerden haberi olmayan birinin kendini dünyanın en önemli adamı zannetmesinden daha doğal ne olabilir ki? Kısıtlı zihninde yalnızca tek bir şey var: aylardır satrançta tek bir oyun bile kaybetmediği. Dolayısıyla, dünyada satranç ya da para dışında önemli başka bir şey olabileceğinin farkında değil. Kendini sevmek için ihtiyacı olan her şeye sahip." Olabildiği kadar kaba, tek derdi satrancı kazanmak ve karşılığında para almak. Bunun için en ucuz en köhne barlarda bile oynamaktan çekinmemiş. Gemide bir grup insanla 250 dolarına satranç oynarken aniden oyuna müdahil olan gizemli adam Doktor B. ile oyunun seyri değişiyor. Doktor B. Czentovic'in aksine kibar biri. Czentovic satranç tahtasını görmeden dahi oyun oynamazken Doktor B. bu konuda son derece yaratıcı, sadece zihninde bile kendi kendine satranç oynamayı başaran birisi. Satrancı oynarken iki rakibin zıt karakteri yansıtılmış. Tıpkı siyah be beyaz taşlar gibi bir taraf tamamen siyahken bir taraf tamamen beyaz. Czentovic satrancı kazanmak için rakibni ruhsal olarak çökertmeye çalışıyor ve bu yönüyle de kitapta anlatılan Gestapo'nun uyguladığı zihin işgencesine benziyor.
Satranç
SatrançStefan Zweig · Karbon Kitaplar · 2016237,3bin okunma
Herkes bilir ki insanı hiçliğe atmaktan daha yıpratıcı bir baskı yöntemi yoktur.
Fakat düşünceler bile, ne kadar güçsüz görünürse görünsünler, bir şeyleri düzeltmeye gerek duyarlar, aksi hâlde sapmaya ve kendi etraflarında amaçsızca dolanmaya başlarlar, onlar da boşluğa tahammül edemezler.
Reklam
Bir kişi kendini ne kadar kısıtlarsa, sonsuzluğa o kadar yakınlaşır; bu adam gibi karakterler, apaçık gerçeklikten uzaklaşır ve tıpkı termitler gibi, ellerindeki malzemeyi kullanarak kendi dünyalarının küçük ölçekli bir kopyasını yaratırlar.
58 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
okuyun
Bir solukda okuyabileceğiniz harika bir kitap. Doktor B’nin başından geçen çok farklı bir işkence yöntemini ustalıkla anlatılmış. Spoiler vermemek adına fazla uzatmayacağım. Ama şunu söylemek isterim; beynimiz bir değirmen taşı gibi; içine bir şeyler atmazsak kendi kendini nasıl erittiğini anladım bu kitabdan. Bana çok şey kattığı kanaatindeyim. Okumanızı tavsiye ederim.
Satranç
SatrançStefan Zweig · Karbon Kitaplar · 2016237,3bin okunma
Bize hiçbir şey yapılmadı, yalnızca tam bir hiçliğin içinde koyulduk. Çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhunu hiçlik kadar baskı altına alamaz.
Bir kişi kendini ne kadar kısıtlarsa, sonsuzluğa o kadar yakınlaşır.
Reklam
 İnsanın çevresindeki bu hep aynı hiçliğin, insanı çıldırtana kadar boşlukta dönüp duran hep aynı düşüncelerin insanı nasıl yiyip bitirdiğini ve yıktığını kimse kimseye anlatamaz. (...keinem kann man erklären, wie es einen zerfrisst und zerstört, dieses Nichts und Nichts und Nichts um einen, immer dieselben Gedanken, die im Nichts um das eine kreisen, bis man irre wird.) Almancası: Schachnovelle
...ne kadar soyut görünürlerse görünsünler, düşünceler de bir dayanak noktasına gereksinim duyarlar, yoksa kendi çevrelerinde anlamsızca dönmeye başlarlar; onlar da hiçliğe katlanamaz. (Gedanken, so substanzlos sie scheinen, brauchen einen Stützpunkt, sonst beginnen sie zu rotieren und sinnlos um sich selbst zu kreisen; auch sie ertragen nicht das Nichts.) Almancası: Schachnovelle
Geri dönüşü olmayacak bir biçimde yanlız bırakılmıştık,bedenimiz,dört beş sessiz nesne,masa,yatak,pencere,lavabo;bu kapkara sessizlik okyanusunda bir cam kubbe altında yaşayan bir dalgıç gibiydik; hatta belki daha da kötüsü;kendisini dış dünyaya bağlayan halatın koptuğunu bilen ve bir daha asla bu sessiz derinliklerden onu çekip çıkaracak biri olmadığını anlayan bir dalgıç gibi.
Duvarda asılı bir takvim; 27 temmuz. Yazılı herhangi bir şeye karşı olan açlığımı nasıl anlatabileceğimi bilmiyorum.
Satrancın en önemli avantajlarından biri de buydu: Entellektüel enerjini belli ve kısıtlı bir yere yoğunlaştırarak ne kadar yoğun bir düşünme süreci içerirse içersin beyni yormuyor fakat zihnin kıvraklığını ve sıhhatini arttırıyordu. Başlarda sadece turnuva maçlarının birebir tekrarından oluşan oyunlarım sonrasında içimde estetik ,zevkli bir bakış açısı uyandı. Oyunun kurnazlıklarını ,hilelerini,saldırı ve savunma pozisyonlarını anlamayı öğrendim. Sonraki hamleleri düşünme tekniklerini,kombinasyonları ve karşı atak tekniklerini öğrendim. Sonunda her bir ustanın kişisel tarzını ,tıpkı bir şiirin tek dizesinden şairi tanır gibi tanımaya başladım.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.