Saplantılı, sabit fikirli insanlar hayatım boyunca ilgimi çekmişti, çünkü ne kadar sınırlılarsa, o kadar sonsuzluğa yakın olduklarına inanıyordum; görünüşte dünyanın kıyısında kalan insanlar kendi içlerinde akkarıncalar gibi tuhaf, tamamen kendilerine mahsus bir dünya modeli inşa ediyorlardı.