Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Savaş ve Açlar

Hasan İzzettin Dinamo

Savaş ve Açlar Sözleri ve Alıntıları

Savaş ve Açlar sözleri ve alıntılarını, Savaş ve Açlar kitap alıntılarını, Savaş ve Açlar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Umut bile yok
Memleket battı, hemşire hanım, töbeler ossun, battı. Bu mem­leket artık kolay kolay düzelmez.
Sayfa 246 - heyamola yayınlarıKitabı okudu
Ölüm adın kalleş olsun :(
İnsanların yaşayıp ihtiyar­ladıktan sonra, bir de cephede kurşunla vurularak ölebileceğini sanıyordu. Ölüm, sırayı saygıyı unutarak gelmiş, iki sevgili kü­çük kardeşini alıp götürmüştü.
Sayfa 260 - heyamola yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Nedense hiç yabancı gelmedi
Bir iki dakika bu yoksul insan yığınına bakan Alman subaylarından biri, cebinden bir avuç çil, gümüş para çıkarıp kalabalığın içine savurdu. Bir saniyede, bütün bu kalabalık, makineli tüfekle biçilmiş gibi yere, birbirinin üzerine serildi. Hepsi, kalın toz tabakasının içinde insancıl Alman subaylarının savurduğu paralardan bir tekini olsun ele geçirmeye çalışıyor­du. Birbirlerini çiğneyip eziyor, yüzlerini tozlara yapıştırıyor­lardı. Çocuklar, altta kalıp çığlık atıyordu. Paralar da kolayca bulunmadığından boğuşma bütün şiddetiyle sürüp gidiyor, yer­de sürünenlerin üzerine balıklama atlayan çocuklarla kimi açık gözler, subayların yüzlerinde, seyredilen bir komedinin verdiği neşeyi uyandırıyordu.
Sayfa 273 - heyamola yayınlarıKitabı okudu
... sigaranın meydana getirdiği öksü­rük nöbetlerinden birine tutuldu. Öksürdükçe ciğerlerinin acıdı­ğını duyuyor, göğsünü sert parmaklarıyla yırtarak bu sıkıntıyı oradan söküp atmak istiyordu.
Sayfa 18 - heyamola yayınlarıKitabı okudu
Bütün yaşayışı boyunca veba gibi kaçındığı iki nesneden biri kumar, öbürü içkiydi. Bu iki afetin yoksullukla birleşince ne korkunç aile yangınları çıkardığını görgüleriyle biliyordu.
Sayfa 126 - heyamola yayınlarıKitabı okudu
ÖLÜM :(
Ölüm, artık, onların en yakın komşusu olmuştu. Hem de 'teklifsiz' bir komşuydu. Kapıyı çalmadan itip içeri giriyor, onlarla baş başa, diz dize oturup ya­renlik ediyor, sevgili kardeşleri kılığında evden çıkıp gidiyor­du. Evet, ölüm, artık hiç de korkulacak bir nesne değildi. Ölüm, Hüseyin gibi, Fatma gibi, babaları gibi, ağabeyleri gibi, büyükanneleri gibi, en sonra da Sefer gibi sevgili, sevimli, za­vallı bir nesneydi.
Sayfa 355 - heyamola yayınlarıKitabı okudu
Reklam
"... hükümet kö­pekleri neden öldürüyor bilmem. Kuduz köpek varmış, insanı ısırınca insan kudururmuş. Biz, burada açlıktan kuduruyoruz, hükümetin haberi yok."
Sayfa 232 - heyamola yayınlarıKitabı okudu
"Bu yeryüzü yaşanası, güzel bir yer. Ah, şu ça­lışmamız bir para etse!"
Sayfa 38 - heyamola yayınlarıKitabı okudu
Mahallenin yoksul aile kadınlarıyla kızları, gövdelerini te­mizleyebilmek için akşamın geç saatlerinde ufak topluluklar halinde denize giriyor, mayo yerine evde giydikleri eski püskü giynekleriyle çimiyorlardı. ...gülmeyi bile unutan bu insanlar, serin dalgaların okşamalarından, gıcıklamasından çok hoşlanıyorlar, bu serin, karanlık su, bütün yoksulluklarını, onun getirdiği katran gibi tortuları yıkayıp temizliyormuş gibi kendilerini yeğnikleşmiş, mutluluğa çok yaklaşmış duyuyorlardı.
Sayfa 307 - heyamola yayınlarıKitabı okudu
Bu hırsızlıkların kökü kurumadık­ça hiçbirimize rahat yok bu memlekette.
Sayfa 281 - heyamola yayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Osmanlı tarihinde hiçbir ordu böyle sonsuz karlara atılıp ölüme yem edilmemiş. Karlarla, açlıkla, soğukla, yorgunlukla boğuşarak gittik."
Sayfa 252 - heyamola yayınlarıKitabı okudu
"Vatan millet sözleri çok güzel ama, vatanı milleti kurtaranların çoluk çocuğunu kurtaracak hiç kim­se yok. Allahın bile şu sırada öyle çok işi var ki!"
Sayfa 217 - heyamola yayınlarıKitabı okudu
Ne yana baksa karanlıktı. Uzakta, yakında hiçbir aydınlık zerresi görünmüyordu. Durum, bütün anlamıyla umutsuzdu. Bu durumda nasıl yaşanabilirdi?
Sayfa 209 - heyamola yayınlarıKitabı okudu
"Açlık neyse ne ama şu acı soğuk olmasaydı!" diye dü­şünerek titreşip duran çocuklara bakıyordu.
Sayfa 204 - heyamola yayınlarıKitabı okudu
... yoksulluğun, olanaksızlığın en son basama­ğında yaşayanlardandı. Çevirecek topaçları, atacak serçe tüfek­leri, bisikletleri, kuş avlama lastikleri yoktu. Bunları bir gün el­de edebilme düşleri de yoktu.
Sayfa 312 - heyamola yayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.