Benden sonra gelecek şehzadelerin kulağına küpe olsun!.. Padişah olmak istemesinler!.. Bir insan olmak... Bir padişah olmaktan çok daha iyi... Ve çok daha güzeldir.
Andronikos ne kadar cesur olursa olsun, gene bir Bizanslı idi. O da her Bizanslı gibi eğlence, har vurup harman savurma, entrika, ayaklanmalar ve ahlâksızlıklar kaynağı olan Bizans'ta büyüdüğünden canını pek kolay kolay ortaya koyamazdı. Kendisine meydan okuyan bu gençle vuruşmaktansa, bir gece vakti yolunu bekleyip arkasından hançerlemeyi, yahut adamlarına buyurup gizlice öldürmeyi daha doğru ve daha kurnazca bir iş sayardı. Hafifçe sararan yüzünü zorla gülmek için buruşturdu. Öksürür gibi cevap verdi:
-Ben Bizans İmparatoru Yuanidis Paleologos'un oğluyum. Benimle dövüşecek olan adamın benimle denk olması gerektir.
Bu sözlerden açık bir yüksekten atışın altında kapalı bir korku gizli idi. Fakat Savapolos bu korkuyu sezmemiş gibi kendini tanıttı:
-Bana da Savcı Bey derler. Diyarı Rum'da Savapolos Savcı diye anılırım. Babam Türk Sultanı Murat Bey'dir. Adım ve namım herhalde prensliğinizden ve babanızın namından geri kalmasa gerek!
Memleketimiz dört bir çevresinden düşmanlarla sarılmıştır. Her gün yeni bir korku, her gün yeni bir vergi, her gün yeni bir açlık ile karşılaşan bu zavallı Bizans halkını düşünen yok. Komşularımız ve kardeşlerimiz Türkler, tek bir beyle idare olunurlar. Başlarındaki beyin iyiliği veya kötülüğü onları da iyiliğe veya kötülüğe sürüklüyor. Halbuki biz Bizanslılar, Türkler gibi başa gelen her şeyi kabullenmeyiz. Tarihimizin baştan başa despot vasile aslara, kötülüklere karşı ayaklanan babalarımızın hikâyeleri ile doludur.