Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Saz u Söz Arasında

Cinuçen Tanrıkorur

Saz u Söz Arasında Sözleri ve Alıntıları

Saz u Söz Arasında sözleri ve alıntılarını, Saz u Söz Arasında kitap alıntılarını, Saz u Söz Arasında en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gülle hem-bezm-i visâliz, gerçi hâr olsak da biz Geçmeyiz gülden-güzelden ihtiyâr olsak da biz.
Dinî nikah için Bâri’nin Orlando’dan gelmek üzere konuştuğu Pakistanlı imamın 500 dolar istediğini duyunca, “Bırak istemez, Ankara’da yaparız” diyorum. Dinî hizmetlerin, Allah rızası unutulup ticarete dökülmesi en çok kızdığım şey.
Reklam
Bir müzik aletini öğrenmeye, o aleti satın almakla başlanabileceğini sananlar çok defa yanılırlar. İşin güçlüğü anlaşılıp heves geçince, ne atılabilen, ne de satılabilen alet başa belâ olur, bir süre duvar süsü olmakla kalır, sonra birisine verilir. Olmazsa olmayacak duruma gelinmeden alınan sazların başına hemen her zaman aynı âkıbet gelmiştir.
İki yıl boyunca haftada üç defa dörder saatlik diyalizlerim sırasında, yanımdaki hastalar uyumak, kulaklıkla TV seyretmek, patlamış mısır yiyerek yandaki hastayla sohbet etmekle meşgûlken, çeşitli makam ve formlarda 117 yeni beste yaptım.
Dünyada kısa vadeli politik hevesler için uzun vadeli millî menfaatlerin bu kadar rahat ayaklar altına alınabileceği kaç ülke daha vardır acaba diye düşünür, üzülür dururdum.
İ l g i n ç l i.
İngiliz kraliçesi büyük Elizabeth’in, doğum günü hediyesi olarak ne emrettiğini soran deniz kuvvetleri komutanına “Ne bileyim, Küba Müba oralardan bir ada bulup getirin işte!” demesi üzerine yola çıkan donanma, sadece Jamaika’yı işgal edip dönünce, amiral “Majesteleri”, demiş, “Küba’yı daha önce İspanyollar almışlar, biz de size Jamaika’yı getirdik.” Kraliçe de “Eh n’apalım, hediyenin büyüğü-küçüğü olmaz” demiş ve adayı Afrika’dan getirdikleri zencilerle iskân etmişler.
Reklam
Cinuçen Tanrıkorur'dan...
"Ama cehâletin, o hem bilmeyen, hem de öğrenmemek için ölümüne savaşan kapkara cehâletin ilacı neydi?.. Kendimizi bilmediğimiz için, mutlaka ensemizin patlatılmasını mı beklemek zorundaydık?.. 'Sen seni bil, sen seni! Sen seni bilmezsen patlatırlar enseni!' diye uyarıyordu atalar, ama duyuramıyorlardı ne yazık!.."
Sayfa 346 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
Asırlar boyu tahsil imkânlarını asgarînin de altında tuttuğumuz köylümüzle ‘cahil’ diye alay etmeyi, diplomaları olmadığı için hakîr görmeyi marifet zannettik. Oysa, bir zamanki köylülerimizin sahip olduğu şuur ve irfanın maalesef kıyısından bile geçemiyor bugünki diplomalılarımız.
"İnsanlara bir şeyler söylemek ihtiyacını hissedenler için resim, müzik, tiyatro gibi, yazı yazmak da doyumsuz manevi bir zevktir. Romalılar tâ iki bin yıl önce "Söz uçar, yazı kalır" demişlerdi. Hem "birikimleri", hem kalemleri "yazmaya" fazlasıyla müsait oldukları halde, birikimlerinden başkalarını faydalandırmayı önemsemeyenleri görmek, ülkenin geleceği açısından gerçekten üzücü..." Cinuçen Tanrıkorur, Sâz ü Söz Arasında, s. 92.
Sayfa 92 - Dergah Yayınları
"Ya Rabbi! Bana sıhhat ver, beni ayağa kaldır, biraz daha çalışayım... Kendim için istemediğimi biliyorsun, şu sahipsiz ve kimsesiz memleket için biraz daha çalışayım... Yeter diyorsan sen bilirsin ya Rabbi... Daha ne yaptım ki! Süheyl Ünver'lere göre, Ekrem Hakkı Ayverdi'lere göre yaptıklarım ne ki?!"
Sayfa 16 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bakıp ahvâl-i perîşânına âr eyle gönül Terk-i yâr eyle veyâ terk-i diyâr eyle gönül
Bizim sazlarımız, kılıfları ne kadar sağlam olursa olsun, bagaja verilip oraya buraya atılabilecek cinsten değil çünkü. Ben hep "öküze boynuzu ağır gelmez." deyip sazımı kucağımda taşımışımdır. İnsan bebeğini bagaja koyar mı?.. (Ben de)
Sayfa 107Kitabı okudu
Bize şer gibi görünen olayların arkasında mutlaka bir hayır olduğuna, hayır gibi görünenlerin arkasında ise şer olabileceğine hep inandığım için, hayırlara fazla sevinip şerlere fazla yerinmemeye çalışmışımdır. Udumun kırılmasıyla uçağımı kaçırmak zorunda kalışım bunun bir isbatı daha olmuştu: udum kırılmayıp da o uçağa binmiş olsaydım belki de size bunları anlatamayacaktım, çünkü o uçak Paris yakınlarında düşmüştü! Buna karşılık, iki gün sonra bineceğim uçakta ise, iki yıl önce Konya'da birincilik alan mevlevî âyinimin uluslararası bir yarışmada altın madalya almasına vesile olacak olan bir şahısla, psikiyatrist Dr. Gilbert René ile tanışacaktım.
Sayfa 291Kitabı okudu
Hz. Peygamber'in kabr-i şerîfi -etraftaki Osmanlı hat levhaları Araplar tarafından boyayla kapatılmış olmasına rağmen-muhteşem, büyüleyici bir yer. Ziyaretimizi tamamlanınca, Ârif Hikmet Kütüphanesi müdürü olduğunu bildiğim Konyalı edip Ali Ulvi Kurucu Bey'i görmeye gitik. Yerinde bulamayınca telefonunu aldım, aradım; akşam yemeğini birlikte yemek üzere randevulaştık. Ali Ulvi Bey'le mütevazi evinde geçirdiğim saatler, Suudi Arabistan gezimin en güzel hatıraları arasındadır; şiirlerini kendi ağzından dinlemek ve becerebilirsem bestelemek üzere yazmak, doyumsuz bir zevkti. Tâif konserine gelince; uzun süre çölde araba sürdükten sonra bir dağın eteğindeki rampaya sardık; döne döne çıkıyor, çıktıkça serinliyorduk. Küçük podyumdaki kolsuz sandalyeme oturmadan önce dinleyenleri selâmlarken ne göreyim! Konseri dinlemeye gelen Tâifliler, salona girerken içi yemekle dolu tabaklarını ellerine unutmamışlar mı?!. Her zamanki gibi, güfteleri önceden Arapçaya çevrilmiş olarak çalıp söylediğim parçaların -nazik alkışlara rağmen- tabaklarını henüz temizleyememiş olan dinleyicileri ne kadar tatmin edebildiğini bilmiyorum. Ama ertesi günü Taifin en büyük gazetesinde konserim şu başlıkla veriliyordu: "Taif Sheraton Oteli zengin bir büfeyle açıldı!” Ne kadar güldüm anlatamam!..
Sayfa 333Kitabı okudu
Aklıma Kamboçyalı Budist rahip Bhante Dharmawara'nın, “Vahşi hayvanların yaşadığı ormanda uyurken korkmadınız mı?..” şeklindeki soruma verdiği cevap geldi: “Yavrum, hayvandan insana zarar gelmez ki.. insanın asıl sakınması gereken, insandır!”
Sayfa 331Kitabı okudu
77 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.