Schopenhauer

Ahmet Aydoğan

En Beğenilen Schopenhauer Gönderileri

En Beğenilen Schopenhauer kitaplarını, en beğenilen Schopenhauer sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Schopenhauer yazarlarını, en beğenilen Schopenhauer yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnancına göre bir bütün olarak öğretisi, Upanişadların, Platon’un ve Kant’ın ışığı aynı dönem içerisinde insanın dimağı ve ruhu üzerinde parlamadıkça ortaya çıkamazdı.
Say Yayınları - Yayıma Hazırlayan: Ahmet Aydoğan •Schopenhauer: Yaşam & Öğreti -Thomas B. Saunders
Kant’ın başarısı, en kestirme ifadeyle söylenecek olursa, Aklın iddialarını yeniden ileri sürmek, fakat aynı zamanda onların şümullerini sınırlamaktı -zihinde bizatihi tecrübenin mümküniyetinin temelinde yatan bazı unsurların mevcut olduğunu ve bu yüzden ondan çıkarsanamayacağını, fakat diğer taraftan bu hüviyetiyle Aklın daima duyunun verilerine bağlı olduğunu ve bunların ötesinde hiçbir şeye ulaşamayacağını göstermekti. Her ne kadar zihin üzerindeki etkilerini izah etmek için duyuların verilerinin ötesinde yer alan bir gerçekliğin mevcudiyetini varsaymaya mecbur isek de, o kendi ifadesiyle “bu kendinde şey”in (“Ding an sich”) spekülasyonun erişim alanının dışında kaldığını savunuyordu. Ama yine de bildiğimiz kadarıyla bu “bu kendinde şey”in pratik Akıl, ya da tek kelimeyle, Tanrısal bir düzen olarak İrade tarafından, açık seçik olarak olmasa da, seçilip tanınabileceğini ve esrarengiz bir tarzda insandaki ahlâki unsurla bağlantılı olduğunu kabul ediyordu. Kant’ın böylelikle yapmış olduğu şey, nihayetinde, hayatın bilgiden daha fazla olduğunu göstermekti.
Say Yayınları - Yayıma Hazırlayan: Ahmet Aydoğan •Schopenhauer: Yaşam & Öğreti -Thomas B. Saunders
Reklam
...her ne kadar kendisi ileri bir uygarlığın ürünü olsa ve etarafındaki büyük kurumları ıstırap ve sefaletin dindirilmesi, acımasızlık ve gaddarlığın denetlenmesi, adalet ve barışın tesis edilmesi için bir çare olarak görse de, asla gelecekte bir altın çağın gerçekleşeceği yönünde budalaca umutları cesaretlendirecek hiçbir imada bulunmaz; hayat bilgeliğinin son dersi olarak hiçbir harici iyileşmenin, hukuk ya da eğitimin hiçbir etkisinin asla gerçek bir değişimi vücuda getiremeyeceğini; hayatın her ne kadar kimi veçheleri bakımından hoş ve adil gibi görünse de, kaçınılmaz olarak yenilgiyle sonuçlanacak bir mücadele; asla tatmin edilemeyecek uzun bir arzu olduğunu; ve bizatihi özyapısı gereği dünyanın acı ve ıstıraba yazgılandığını savunur.
Say Yayınları - Yayıma Hazırlayan: Ahmet Aydoğan •Schopenhauer: Yaşam & Öğreti -Thomas B. Saunders
Hayatın değersizliği karşısında tek kurtuluş yolu vardır. Istırabın ortaya çıktığı kök yok edilmelidir. Fakat bu kök iradenin kendisi olduğu için kurtuluş yolu yaşama iradesinin yadsınmasıdır. Bu intihar değildir, çünkü intihar sadece bireyin ölümü anlamına gelir; fakat iradenin yadsınması aynı zamanda türü de içine almalıdır. Yaşama iradesi kendisini hayatın korunmasının ardından açlık ve susuzluğun giderilmesi formunda bir çaba ve cinsellik dürtüsü formunda türün devam ettirilmesi olarak gösterir. Beden iradenin tezahürü olduğu için yaşama iradesi tatmin bekleyen her türlü bedeni istek ve gereksinimin bir toplamıdır. Sağlıklı durumunda bedenden ayrılamayan bütün bu gereksinimlerin tatmini iradenin bütün edimlerinin temelidir ve yaşama iradesinin olumlanmasını oluşturur. Buna karşılık iradenin yadsınması çeşitli bedensel gereksinimlerin tatminine karşı koymaya dayanır. O insan hayatının muhtevasının oluşturan her şeye karşı duyulan nefrettir. Kişi evlenmemeyi tercih eder, yani cinsiyet dürtüsü formunda yaşama iradesini yadsır; yoksulluğu, yemekten içmekten el çekmeyi, kendi kendine eziyet etmeyi seçer, ta ki sonunda ölüm gelip iradesini huzura kavuşturuncaya kadar, hayatı koruma formunda yaşama iradesini yadsır. Bu azizin yaşama ülküsüdür ve sadece felsefi bir öykü değildir, sözgelimi Hristiyan azizler ve şehitlerce örnekleri sunulduğu üzere, gerçek bir yaşam yoludur.
Say Yayınları - Yayıma Hazırlayan: Ahmet Aydoğan • Schopenhauer & Bireysellik - Bertram M. Laing
Birbiri ardına önce bir uzvunun, bir damarının, bir parçasının, ardından bir başkasının geliştiğini fark ediyorum. Bütün içinde yerini nasıl bulacağı konusunda hiçbir endişe taşımaksızın aklıma düşen her bir cümleyi kaydediyorum; çünkü bunların hepsinin tek bir kaynaktan doğduklarını biliyorum. Oluşmakta olan organik bir bütün, ki hayatta kalan sadece odur… İzin ver yaşayayım ve birkaç yıl huzur bulayım, çünkü onu bir annenin çocuğunu sevdiği gibi seviyorum.
Çağdaş Batı kötümserliğinin büyük savunucusu 22 Şubat 1788’de eski Hansa kasabası Danzig’te (bugünkü Gdansk) dünyaya geldi. İçine doğduğu şartlar göz önünde bulundurulduğunda hayat aslında Schopenhauer için o kadar da kötü başlamış sayılmazdı. Ailesi ve muhiti her türlü talih ve mutluluğu vaat eder görünüyordu. Hem anne hem baba tarafından Felemenk kökenliydi ve her iki aile de şehrin ileri gelenlerindendi. Babası becerikli, başarılı ve sıradışı denebilecek derecede akıllı Danzigli bir tüccardı, geniş bilgisi ve özgür ruhuyla tanınırdı. Çoğu tüccar gibi o da on 18. yüzyılın, İngiliz kurumlarına beslediği hayranlığı paylaşıyordu, bu yüzden oğlunun Britanya topraklarında dünyaya gelmesini çok istiyordu. Nitekim bunun için aile 1787 yazında, son durağının Londra olmasını düşündükleri bir seyahate çıkmıştı. Ancak küçük bir talihsizlik, annenin yakalandığı zamansız ve amansız yurt özlemi, bunun gerçekleşmesini önlemişti.
Reklam
47 öğeden 51 ile 47 arasındakiler gösteriliyor.