Ömer Seyfettin Türk hikayeciliğinin en özel isimlerindendir.Ve eserleri hikaye türünün edebiyatımızdaki en değerli eseleridir.Kesinlikle okunmalı......
Ömer Seyfettin denilince akla direkt ya Gönen gelir ya da Genç Kalemler Dergisi... Kısacık ömründe savaşlara katılmış, hikâyeler yazmış ve Genç Kalemler Dergisini çıkartarak Milli Edebiyat akımını başlatan, bize Türklüğü ve Türk duygusunu eserlerinde aşılayan yazarımız eserlerinde genellikle sürpriz sonlar barındıran ve Türklük duygusunu sade ve akıcı bir dille okuyucuda merak uyandıran ögeler barındıran ve içinde en çok beğendiğim hikâyeler; Başını vermeyen şehit, Diyet, Ferman ve kendi hayat öyküsünü ele aldığı And hikâyesi ve daha sayamadığım birçok hikâyesiyle Maupassant tarzı hikâyeciliği ve Türklüğünü harmanlamıştır eserlerinde.
Lise yıllarında okuduğum bir kitap. Adı üstünde seçme hikayelerden oluşuyor, ama Ömer Seyfettin'i daha iyi baskılardan okumak daha doğru olacaktır. Yapı Kredi tüm öykülerini tek kitapta toplamış, ayrıca öyküleri kronolojik olarak sıralamış.
Öykülerinin olay örgüsü, dilinin akıcılığı, ideolojisinin temellerinin sağlamlığının yanında hayatı ve ölümü ile aklımdan çıkmayan bir yazar olan Ömer Seyfettin'in Aleko, Başını Vermeyen Şehit, Forsa ve Vire vb. gibi öykülerinin okullarda zorunlu olarak okutulması gerektiği kanısındayım. Bu öykülerin çocuk psikolojisine uygun olmadığını savunanlara karşı da şunu belirtmek istiyorum: "Günümüzdeki hangi dizi, film ve oyun çocuk psikolojisine uygun ?" Ömer Seyfettin'in öyküleri bunların yanında çok masum kalır.
- Ne abdest, ne oruç, ne namaz, ne niyaz... Karılı erkekle, çoluklu çocuklu hepsi akşamdan sabaha kadar sarhoş! Ayol onlara peri değil, şeytan bile görünemez!