Öne Çıkan Seen kitaplarını, öne çıkan Seen sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Seen yazarlarını, öne çıkan Seen yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“I don’t have a family… I don’t have a family like yours. Actually, I don’t know what a family is or how it is supposed to be. When I meet your family, the feelings that I will have scare me. What if a family is a really wonderful thing… Then I will see how great my loss is. I have managed to stand on my own without realizing the value of a family until this age. What if a family is an invaluable entity… I will stumble and fall if you don’t hold my hand and help me up.”
Pınar pulled her hands away from her legs and grabbed Blue’s hand tightly, continuing to speak. “In the dorm rooms where I stayed, it said ‘Family is everything’ on the bathroom doors. What was everything? What could fit into it? Was family both pain and happiness? Was it both sadness and joy? What was everything that family was supposed to be? These questions gnawed at my brain for years. Just when I think I have found all the answers… the questions suddenly change. I have grown tired of this vicious cycle of searching for answers to these questions. I gave up a long time ago.”
“Ne güzel olurdu… Geçse karşıma, her şeyi anlatsa; kendi kızından başlasa mesela. Günah çıkarsa… Yalvarsa yardım et, diye.” iç geçirdi.
“Ben de sır bırakmadan her şeyimi anlatsam, hayatın içinde ikimizin arasında gizli saklı hiçbir şey olmasa. El ele versek; birbirimize nefret edeceğimiz, utanacağımız, duymaktan korkacağımız, kendimize bile asla itiraf edemeyeceğimiz her şeyi anlatsak… Kalbimizin tüm odalarını açsak. Işığımız ile aydınlatsak. Sırlarımızı, acılarımızı saklandıkları yerlerden bulup; kazıyıp sıyırsak. Çırılçıplak kalsak…
Ama olmuyor; hayallerim gerçek anlara dönüşmüyor. Sahte benlikler, sahte yüzler ile kendi hapishanemi kuruyorum. Tüm duygular, acı gerçekler ve anılar, bu hapishanenin duvarlarını aşamıyor. ‘Adaletin borcu var bana,’ desem de, o adalet hep ödeşmekten, yaptıklarının kefaretini ödemekten kaçıyor.
Belki şimdi ya da az sonra, bu derin umut dolu gecede bir meşale yakacak. Alacak karamsarlığımı; yanıltacak beni. Parmaklarımın arasında bitmek üzere olan sigarayı alıp söndürecek. Önce kendisinin sonra da benim maskemi fırlatıp atacak. Ellerimi elleri saracak… Ve diyecek ki; ‘Gerçekler yarayı kapatmaz, biliyorum. Ama pansuman eder.”
Değerli Okur Arkadaşlar,
Görüldü romanını 'Beğenip' ve 'Okuyacaklarım' listesine almanız durumunda 100 kişiye... İlk baskısından hem inceleme hem de eleştiri yapmaları için keyif alarak göndereceğim.
Aktif 1k üyesi olmak. Yani okuyan, alıntı yapan gerçek hesapları dikkate alacağım.
Hayal kurmak; bebeklerin, çocukların değil, büyüklerin işiydi. Minicik avuç içlerini ve burnunu vantuz gibi cama yapıştırmış; direkleri sayan o çocukta var olan, ama daha keşfedemediği duygular gizliydi. Küçük Mavi’mizin en yoğun yaşadığı duygu kıskançlıktı. O yaşta bir çocuk her şeyi kıskanmaz mı? Kıskanır. Annesini, babasını kıskanır, yeni doğan kardeşini kıskanır, kıskanır da kıskanır. Çocukluğunu geride bırakıp, hayatın bir parçası olma yolunda yaş aldıkça duyguları gizlendikleri yerlerden kendini göstermeye başlar. Tutku, hasret, aşk, kin, nefret, hırs, dostluk, düşmanlık, intikam gibi büyüklere özgü duygular belirginleştikçe hayal kurmalarını tetikler. Sonra kendini sürekli hayal kurarken bulur.
“Sırrın sırrımdır.”
Bu gizemli sözcük, insan olmanın ve güvencenin anahtarıydı. Bu öyle bir anahtar ki kaygı kapılarına kilit vuruyor; gurur ve sevinç kapılarını aralıyordu. Dövünmek yerine övünmek saklıydı; “Sırrın sırrımdır.”.
“Benim bir ailem yok… Senin ailen gibi bir ailem yok. Daha doğrusu aile nedir nasıl olur bilmiyorum. Sizinkilerle tanıştığımda; hissedeceğim duygular beni korkutuyor. Ya aile çok güzel bir şeyse… O zaman kaybımın ne kadar büyük olduğunu göreceğim. Bu yaşıma kadar ailenin değerini bilemeden ayakta durmaya başardım. Ya paha biçilemez bir oluşumsa aile… Tökezlerim ve sen elimden tutmazsan düşerim. Kalkamam.”
Pınar, ellerini bacaklarından çekti ve elini yakaladı. Sıkıca tuttu. Mavi, konuşmaya devam etti.
“Kaldığım yurt odalarında, tuvalet kapılarında ‘Aile her şeydir.’ yazıyordu. Her şey olan neydi? İçine neler sığıyordu? Aile hem acı hem mutluluk muydu? Hem üzüntü hem neşe miydi? Neydi her şey olan aile?
Bu sorular yıllarca beynimi kemirdi durdu. Tam tüm cevapları buldum diyorum… Ama birden sorular değişmiş. Yoruldum bu kısır döngüden, sorulara cevap aramaktan. Pes ettim uzunca bir süre önce.”