Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şefik Can Hatıralar

Kolektif

Şefik Can Hatıralar Gönderileri

Şefik Can Hatıralar kitaplarını, Şefik Can Hatıralar sözleri ve alıntılarını, Şefik Can Hatıralar yazarlarını, Şefik Can Hatıralar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Meger Rus igal kumandanı Moskova'da, üniversitede Filoloji eğitimi almış. Çok iyi Arapça, Farsça biliyormuş. Hz. Mevlânâ'nın, Şeyh Sadi'nin, Hafiz'in beyitlerini ezberlemiş. Kasabamızda görevini yaparken canı Oradaki Ermenilere "Burada Farsça, Arapça bilen var mı?" diye sormus "Burada bir müftü var, ancak o
İşgal kuvvetleri kumandanı; ama kasabada hiç kötülük yapamıyor, düşmanca davranamıyor. Buna engel olan bir şey var. Bu tamamıyla, Hz. Mevlana'yı, Şeyh Sadi'yi, Hafız'ı gerçekten anlamış olmanın alametidir.
Reklam
528 syf.
8/10 puan verdi
Tavsiye Ederim
Çok güzel bir insan ve bu güzel insanın hayatını anlatan bir hatırat. O kadar ilim ve irfan sahibi olmasına rağmen tevazuyu elden bırakmayan bir gönül adamı okumanızı tavsiye ederim.
Şefik Can Hatıralar
Şefik Can HatıralarKolektif · Sufi Kitap · 202217 okunma
“Manevi ve uhrevi olan sevgi, ilgi ve bağlılığı ayrı tutacak olursak benim en büyük tutkum yaradılış itibariyle kitaplara karşıdır. Bana “Dünyada en çok neyi sevdin?” diye sorsalar, tereddüt etmeden “Kitapları sevdim.”derim. Kitap sevgim her şeyin üzerindedir. Bazı insanlar vardır, zengin olmak isterler. Bizim zamanımızda arsalar, bahçeler birçok şey çok ucuzdu. Bazı arkadaşlarım tasarruf ettikleri paralarla arsalar alıp zengin oldular. Ben bunların hiçbirini düşünmedim. Elime geçen gayet cüzi miktardaki parayla hep kitap almayı düşündüm. Ben Engin bir sahrada susuz kalmış gibiydim, kitaplar bana bir damla su gibiydi.”
528 syf.
·
Puan vermedi
·
23 günde okudu
|𝐒̧𝐞𝐟𝐢𝐤 𝐂𝐚𝐧 𝐇𝐚𝐭𝐢𝐫𝐚𝐥𝐚𝐫~𝐇𝐚𝐲𝐚𝐭 𝐍𝐮𝐫 𝐀𝐫𝐭𝐢𝐫𝐚𝐧 𖣘𖣘𖣘𖣘𖣘𖣘𖣘𖣘𖣘𖣘𖣘𖣘𖣘𖣘𖣘𖣘𖣘𖣘𖣘𖣘 Herkese iyi pazarlar️ Sufi yayınlarının son kitaplarından olan Mesnevihan Şefik Can Dedenin hatıralarını okuduk bir grup arkadaşla. Böyle bir dönemde çok fazla böyle okumalar yapmamız gerektiğini düşünüyorum ben kendimce. Çünkü her geçen gün normalleşen bu hayat dinimiZden oldukça uzaklaşmış durumda. Bu sebeple yaşadığımız yeri çevreyi evimizi dini yaşayanlarla doldurmalıyız. Yoksa bu akıp giden hayatta örneksiz yaşamak devre ayak uydurmak demek değil mi? Yaşadığı dönemi söyleşi tadında okuduk bu kitapta. Alim bir babadan gördüğü gibi yaşayan ve yaşadığı dönemi de bize anlatan Şefik Can Dede iyiki okudum dediğim kitaplardan. Umarım hakkettiği değeri görür. Kitap okuyabilmek için pek çok dil öğrenmesi beni çok etkiledi. Çünkü hayatı kitaplardan ibaret olan bir insan. Bana kattığı en güzel şey içimdeki Mesnevi okuma isteğini öyle artırdı Kİ vuslat yakındır umarım. Sizi ve ruhunuzu doyuracak bu kitabı ve ilim insanını okuyup hayatımıza aktarmak nasip olur umarım hepimize. Vesselam…
Şefik Can Hatıralar
Şefik Can HatıralarKolektif · Sufi Kitap · 202217 okunma
Şeyh Gâlib ; "Hiçtir, yoktur, bekadır, adı aşk.."
sufi yayınevi
Reklam
Manevi ve uhrevi olan sevgi, ilgi ve bağlılığı ayrı tutacak olursak, benim en büyük tutkum, yaradılış itibariyle kitaba karşıdır. Bana “Dünyada en çok neyi sevdin?” diye sorsalar, tereddüt etmeden “Kitapları sevdim,” derim. Kitap sevgim herşeyin üzerindedir. Bazı insanlar vardır, zengin olmak isterler. Bizim zamanımızda arsalar, bahçeler, birçok şey çok ucuzdu. Bazı arkadaşlarım, tasarruf ettikleri paralarla arsalar alıp zengin oldular. Ben bunların hiçbirini düşünmedim. Elime geçen gayet cüzi miktardaki parayla hep kitap almayı düşündüm. Ben engin bir sahrada susuz kalmış gibiydim, kitaplar bana bir damla su gibiydi.”
Benim dünyadaki sevgilim kitaplardır. İnsan sevgilisini, bir zaman için bile olsa, başka birine verebilir mi?
Şuna inandım ki; iman gibi kanaat de Allah’ın sevdiği kullarına en büyük hediyesi, lütf-u keremiydi. Herkese değil, şükürdar olan sevdiği kullarına verdiği bir hediyesi.
“Camiye yorgun argın, perişan bir şekilde gelir, abdest alıp namaza dururlardı. Fakat dikkat ederdim; perişan bir halde camiye gelen bu hamallar namazdan sonra daha güçlü, daha kuvvetli bir şekilde çıkıp giderlerdi. Ağır bir yük altında ezildikleri halde, zenginlerin mallarına mülklerine göz dikmez, bilakis el açar, rızıklarını sağlayan Rabb’e şükrederlerdi. O hamallara bakarak şuna inandım ki; iman gibi kanaat de Allah’ın sevdiği kullarına en büyük hediyesi, lütf u keremiydi. Herkese değil, şükürdar olan sevdiği kullarına verdiği bir hediyesi.
Reklam
Ben ruhlardaki hakikat aşkını uyandırmak genç ve körpe dimağlara fazilet ve insanlık hissini aşılamak istiyorum. Vakia ben daha yetişmedim. Belki iyi bir adam değilim. Fakat mademki kalbimde hakikate karşı bir aşk var. Mademki başkaları için yaşamak istiyorum. Umulur ki yavaş yavaş iyiliğe doğru giderim.
Çünkü savaş sonrası ülkemizde öyle bir yoksulluk vardi ki askeri öğrenci olarak değil yiyecek ekmeğimiz, yatacak yerimiz, giyecek elbisemiz bile yoktu. Bizlere öldürülen düşman askerlerinin elbiselerini ve paltolarını vermişlerdi. Benim paltom öldürülen bir Yunan askerine aitti. Kolu süngü darbeleriyle parçalanmış, daha sonra çitenmiş bir yırtığı vardı. Yatacak yerimiz, yiyecek ekmeğimiz, giyecek elbisemiz yoktu ama yine de çok büyük bir azim ve gayretle subay olmaya çalışıyorduk, İstiklal Savaşı'ndan yeni çıkmış, on binlerce şehit vermiştik. Memleketimizde asker ve subay kalmadığı için üç yıl olan okuldan bizleri iki yılda mezun ederek hemen Kuleli Askeri Lisesi'ne gönderdiler. Çünkü bir an önce ülkeye subay yetişmesi lazımdı. Ülkemizin bir yıl daha bekleyecek zamanı yoktu. Bu da çok önemli tarihi vakalardan biridir.
22 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.