Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şehir Mektupları

Ahmet Rasim

En Eski Şehir Mektupları Sözleri ve Alıntıları

En Eski Şehir Mektupları sözleri ve alıntılarını, en eski Şehir Mektupları kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
''Muhterem okuyuculara! Şu aşağıdaki şeylere inanmayınız: İdare memurlarının kasada para yok deyişlerine, Gazetelerin birbirlerine atıp tutmalarına, Köprü memurlarının görmemezliğe gelmelerine, tramvayların yarım saatte Şişli'ye gideceklerine, Rumeli şimendiferlerinin ortalama hızını otuz kilometreye çıkaracaklarına. Şirket-i Hayriye'nin vapur tarifelerine, Gümrükçülerin bu sene de para kazanmadık demelerine....''
Sayfa 119
Reklam
Gece, yıldızlı örtüsünü gökyüzüne serer sermez hatıra, yorulmuş zihinlere ferahlık ve sevinçten ibaret bir neşe hissi geliyor.
Sayfa 22 - Say YayınlarıKitabı okudu
Bir hocanın kıvrak zekasını hatırladım. Talebenin biri sorar: "Hoca efendi. Boğulanlar niye denizin üzerine çıkarlar?" Hoca bunun hikmetini birdenbire akledemez. O zeki talebeye ikna edici bir cevap vermek mecburiyetinde bulunduğu için der ki: "Çocuklar görsünler de ibret alsınlar diye." 
Sayfa 27 - Say YayınlarıKitabı okudu
Kredi veya itibar denilen şeye pek ziyade güvenmemeli. İnsan bir kere böyle alıştı mı ekseriya uğradığı zararı hissetmiyor. "Veresiye içen iki defa sarhoş olur" lafı boş yere söylenmemiştir.
Sayfa 58 - Say YayınlarıKitabı okudu
Şimdi ben ne yapayım? Cananıma sırrımı nasıl açayım? Çünkü işin müstesna tarafı var. Dilberim benim alakadan haberdar değil. Acaba ne yapsam? Herkesin bir tutumu, her tutumun bir kimsesi var, Kâğıthane'de arabasına mektup mu atsam? Hay hay! Pekiyi, ama mektubu nasıl yazayım? "Cânâ ey edası övgüye değer dilber, ey eşi benzeri olmayan nazlı güzel, cilveli bakışların bu bahtsız, bu aşkınızla perişan biçarenizi büyülüyor. Yemin ederim ki sizi seviyorum. Acınacak bir bendenizim. Harikulade güzelliğinizi seyretmeye muvaffak olduğum zaman köleniz olan kalbim ölüm derecesinde çarpıyor. Kapınızda köle, kul olayım. İltifatınız hayat verecektir, meleğim."
Sayfa 111 - Say YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Lebâleb yâsemendir bağ-zâr-ı aşkınız cânâ... Aşkımız sevgili için ağzına kadar yasemenle dolu bağdır...
Sayfa 118 - Say YayınlarıKitabı okudu
- Antuan, ne yiyeyim? Ne var? Antuan biraz düşündükten sonra: - Keklik, bakaca, yaban ördeği, levrek, mayonezli... Şey... - Keklik mi? Taze mi ama? - Daha bu sabah vurmuşlar. (Yalan) - Getir. Garson, arkasına döner dönmez mutfağın köşesinde soluğu alıyor: - Yarım tavuk, ala perdri. (Keklik usulü) Oradan kapınca, yallah müşteriye! Bir lokma: - Hayır, bu keklik değil. (Bununla birlikte, ben farkına varmadım da keklik diye yedim. Fark edebilene aşk olsun.)
Sayfa 19 - Akvaryum yayınevi
Ne dersiniz? Baharın uğurlu günleri, birbirini kovalayan yağmurlarla doğa, canlılığını ve güzelliğini yitirerek, sümbülleri perişan, yanakları solgun ve ağlamış bir genç kız güzelliğini andırmadı mı?
Sayfa 17 - Akvaryum yayınevi
- Bu yıl zavallı bülbülü dinleyemedim, taze bir gül koklayamadım, diye üzülen şairin birine, sonbahar mevsimini salık verdim.
Sayfa 17 - Akvaryum yayınevi
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.