Biz inancımızın gereği olarak isteye isteye itiraf ediyoruz.Âlimler ve bizim âlimlerimiz dahil bütün insanlar hata edebilirler. İtiraf ediyoruz. Bir değil birçok konuda hata edebilirler.
İmamların hatadan masum oluşu ehl-i sünnetin değil, rafizilerin bir akidesidir. Bizim akidemize göre Nebi aleyhisselam dışında herkes hata edebilir. Ancak hata etmeleri aklen ve şer’an mümkün, vakıa olarak da sabit ve varid diye, bütün söyledikleri hata olabilir sonucu çıkarıp ümmetin hakkında şahitlik ettikleri âlimleri iskat etme yoluna gitmeyiz.
İsteyerek itiraf ediyoruz. Savunduğumuz şeyler o âlimlerin görüşleri olmadığı halde biz de hata edebiliriz. Ancak muayyen bir âlimi her görüş ve fetvasında taklid etmenin caiz, hatta vacib olduğunu, biz değil siz söylüyorsunuz. Bizim menhecimizde, Nebi aleyhisselam dışında herkesin sözü alınır da, atılır da...
Ayrıca bizde bir sözün alınıp atılması, sizdeki gibi o sözü söyleyenin kim olduğuyla değil, sözünü nereye, ne kadar doğru dayandırdığıyla ilgilidir.
Mürşidin önünde gasilhanedeki meyyit gibi, sorma, itiraz etme, karşı gelme ve kabul etmeme, bizim değil, sizin örfünüzde olan bir şey!
Biz hiç kimsenin sözünü, “O öyle tecrübe etti, rüyasında öyle gösterildi,ilham öyle geldi, keşif böyle çıktı, ebced buna denk geldi veya yakaza olarak peygamberden böyle telakki etti.” iddiasıyla alıp kabul etmeyiz.
Bizim âlimlerimiz, söyledikleri her sözü usulüne uygun olarak şer’i delillerle delillendirmek zorundadırlar.