Ailesiyle arası bozuk olan insanlara dünyaları verin; kariyer, aşk, imkanlar verin, onların bir yanları hep eksik kalıyor. Bu eksiklik sevgisiz nesillerden çocuklarına nedensiz öfke patlamaları, yetersizlik, suçluluk, aidiyetsizlik duygularını hep üstüne bir koyarak geçiriyor. Halası saat 21’de donarak ölen kişi belki 21’de üşüme atakları geçirmez (ben kitabın bu kısmına pek inananamadım; referanslarda gösterdikleri yayınları araştırmadığım için iddialı bir şey söylemek istemem.) ama halasını koruyamadığını düşünen babası kızına sevgisini gösteremediği için kız ilgi görmenin bir yolunu bu üşüme ataklarıyla bulmuş olabilir bence.
Anne-babamızdan hayat bulduğumuzu, bu dünyaya bizi bağlayan şeyin onlardan gelen yaratma enerjisi olduğunu hatırlayıp ebeveynlerimizle olan ilişkimizin sağlıklı bir mesafede, ne çok kopuk ne çok bağımlı, alma-verme dengelerinin kurulduğu, kimsenin yüklerini başkalarının taşımadığı ilişkiler olup olmadığını tekrar irdeleme şansını bu kitap sayesinde bulabiliriz.
Sürekli tekrarladığımız sözcüklerin bir yarayı işaret ediyor olması zaten çok muhtemel. Bazen kendi konuştuklarımızı duyamayabiliyoruz. En yakınınızdaki insanlara dikkatlerini çeken tekrarlar yapıp yapmadığınızı sorabilirsiniz.