“...yirmi ile yirmi beş yaş arasındaki beş senelik üzücü sefaleti düşündükçe kalbi hâlâ üzüntülerden kalanlarla sızlamaktan bir an boş kalmazdı. Ömrünün yalnız saadet için yaratılmış en müsait, en hassas, en bahtiyar olmaya layık bu en güzel seneleri en alçak bir mahrumiyet içinde nasıl harap olmuştu...”