İnsan derin hayaller içinde kaybolup gittiği zaman, insanlığın kelimelerinin tamamının tarif edemeyeceği bir tebessüm ebedi olmaya layık değil midir? Zavallı hafıza! Günden güne yok olduğunu hissettiğimiz vücut denilen şu toprak yığınının üzerinde devamlı kalmaya çalışır durur.
Zannederim ki, dünyada gençlerin en büyük hakkı istedikleriyle evlenmeleridir. Gözlerin seçme hakkına, zevkin münâsip görme hürriyetine, ruhun tabiî anlaşmasına karışmak en büyük zulüm değil midir?
Ağlamak, uğradığımız felaketlere karşı vücudumuzdaki son kuvvet kalıntılarının bir feryadıdır. Ağlayamadığımız zamanlar bizde o iktidarın da mahvolduğu vakitlerdir ki onun yerine geçen dokunaklı bir sükunet en şiddetli elem gözyaşından daha gönül yakıcıdır.
Gençlikte zevk insanı çoğunlukla yanıltır… Heyecanı derecesinde derin olmayan delice hevesleri, seneler tarafından düzeltilince, birdenbire insan ne görür: Hatalarını, kusurlarını… Ve belki suçlarını…