Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şeriat İnsan ve Akıl

İlhan Arsel

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
... şeriat eğitimiyle yetiştirilen insanlar, müptezelliğe özenmiş olmak nedeniyle bir türlü gelişememişler, insan varlığının kutsallığı, hak ve özgürlükleri fikrine erişememişler, fiziksel ve düşünsel yaşantıları itibariyle çağdaş ve kötü iktidarlar tarafından sömürülmekten kurtulamamışlardır. Günümüzde yeryüzü nüfusunun beşte birini oluşturan Müslüman ülkelerden her birinin, her hususta geri kalmışlık bakımından birbirlerinden daha kötü durumda bulunmaları bunun kanıtıdır.
Sayfa 22 - Kaynak yay.Kitabı okudu
Ve işte Sokrat'la tartışmaya girişen iki General Nicias ve Laches sunu anlamış olurlar ki, kör inançlara saplanmak tehlikeli bir gelenektir, yaşam sorunlarını akılcı usullerle çözümlemeye çalışmak, çözümleyebilmek için "eleştiri" yollarını açık tutmak gerekir.
Sayfa 181Kitabı okudu
Reklam
İnsan akıl ve şeriat
Gerçek şudur ki, İslam şeriatı, " insan varlığını" "şerefli", kutsal tanımak şöyle dursun, özgürlükten yoksun, akılcılığa yabancı, kökten vahiyci, kaderci, gökten inme buyruklar dışında kural tanımayan, üretken düşünme yeteneği olmayan, batıl inanışlara saplı, İslam'dan gayrı din ve inançtakilere karşı düşman, hoşgörüden yoksun, müptezel ve miskin yaşantıları fazilet ve mutluluk sayan, her bakımdan değersiz bir yaratık, zavallı bir kul olarak görmüş ve o şekilde yoğurmuştur.
Sayfa 26 - KaynakKitabı okudu
Napolyon Bonapart, 19. yüzyılın başlarında şu şekilde konuşmaktaydı; "Devlete en güvenilir, en sürekli destek işini gören şey sadece dindir. Hiçbir toplum servet eşitsizliği olmadan varlığını sürdüremez ve servet eşitsizliği de din olmadan sürdürülemez. Eğer bolluk içinde yüzen bir kimsenin yanında açlıktan ölebilecek derecede fakir bir kişiye 'Tanrı bunu böyle arzuluyor; bu yeryüzü dünyasında hem zenginlerin ve hem de fakirlerin bulunması gerekir; fakat ilerdeki ebediyetler dünyasında servet dağılımı farklı olacaktır' diye konuşacak bir otorite olmayacak olursa, fakir kişinin eşitsizliğe boyun eğmesi mümkün olmaz."
Sayfa 154Kitabı okudu
Siz hiç Tanrı'nın, "Ben dilediğimi Müslüman yaparım, dilediğimi kafir (ya da müşrik) kılarım; Müslüman yaptıklarımı Cennet'e alırım, kafir yaptıklarımı Cehennem'de yakarım" diyebileceğini düşünebilir misiniz? Elbette ki düşünemezsiniz, çünkü bu sözler akla ters düşen, birbirleriyle çelişkili sözlerdir. Tanrı insanı hem "kafir"
Sayfa 241 - kaynak yayınlarıKitabı okudu
Eğer Tanrı, insanı sırf kendisine kulluk etsin, yalvarıp yakarsın, kendisini överek yücelsin diye yarattı ise, böyle bir Tanrı'nın "yüceliği" tartışma konusu olabilir. Oysa gerçekten "yüce" olan bir Tanrı, "akıl" gibi bir nimetle donattığı insanı, insan şahsiyetinin haysiyetine yaraşır bir durumda görmek ister. Çünkü insan varlığını gerçek bakımdan değerli yapan şey "kul" olmak değil, "Özgür"olmaktır ve ancak bu takdirde Tanrı,"hasiyet sahibi bir varlık "yaratmış olmakla övünebilir.
Sayfa 42 - kaynak yayınlarıKitabı okudu
Reklam
"İslam tarihi, insan varlığını kölelikten, müptezellikten yukarı bir değere layık görmeyen zihniyetin, günümüze dek bitmeyen olumsuzluklarıyla doludur"
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.