“tufandı ,
benden sonra ,
yine gelecek ,
görüntünün ,
gürültünün ve hareketin ardından ,
sessizlikle ,
boşlukta ,mülksüzlükte ,esersizlikte ,
faciada ,
o ,
anarşi “
“Her büyük servetin arkasında bir suç gizlidir ” diyen Balzac ‘tan “mülkiyet hırsızlıktır diyen Proudhon ‘a; eşitsizliğin kaynağını ,etrafını çevirdiği toprakları kendinin kabul ederek ,eline aldığı sopayla burayı koruyan ilk insanda gören Rousseau ‘dan “banka soymak değil ,banka kurmak suçtur ” diyen Bakunin’e …toplum paranın ve sopanın iktidarının —iktisadın ve politikanın yegane temeli olarak suçun tarihidir .
Aile ve okul,parazit bir toplumun ,üretim ,tüketim ve gösteri toplumunun bekleme salonudur .Kapı açılır ve herkes sahnedeki yerini alır ,bir yetişkin olarak.
İntihar etmeyip yaşıyorsak ,anlamın büyüklüğünden değil ,hayatın içine düşmüş olmaktan muzır bir merak ile ıstıraplı bir inadın götüreceği yeri görme isteğinden .
İktidarı mülkiyetle, devletle, devletin ideolojik ya da hegemonik aygıtlarıyla özdeşleştirmek; veyahut her yerde, özellikle mikro ilişkilerde, bedende işleyen bir çokluk fenomeni olarak düşünmek; “bu” iktidardan kurtuluşu iktisatta veya iktisadi aklın dışında, hatta yaratıcı gündelik hayatta tasarlamak... Yirminci yüzyıl sonu insanının hayattan yoksun kalışı ve maruz kaldığı faşist gündelik hayat karşısında tüm bu tasarılar aynı ölçüde çaresizdir.