Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sessizliğin Anarşisi

Işık Ergüden

Sessizliğin Anarşisi Gönderileri

Sessizliğin Anarşisi kitaplarını, Sessizliğin Anarşisi sözleri ve alıntılarını, Sessizliğin Anarşisi yazarlarını, Sessizliğin Anarşisi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İntihar etmeyip yaşıyorsak ,anlamın büyüklüğünden değil ,hayatın içine düşmüş olmaktan muzır bir merak ile ıstıraplı bir inadın götüreceği yeri görme isteğinden .
İktidarı mülkiyetle, devletle, devletin ideolojik ya da hegemonik aygıtlarıyla özdeşleştirmek; veyahut her yerde, özellikle mikro ilişkilerde, bedende işleyen bir çokluk fenomeni olarak düşünmek; “bu” iktidardan kurtuluşu iktisatta veya iktisadi aklın dışında, hatta yaratıcı gündelik hayatta tasarlamak... Yirminci yüzyıl sonu insanının hayattan yoksun kalışı ve maruz kaldığı faşist gündelik hayat karşısında tüm bu tasarılar aynı ölçüde çaresizdir.
Reklam
Ölümlülüğün fani olma ötesinde anlamlar edindiği, zamansızlık ve mekânsızlık duygularıyla eşdeğer olduğu bu çağda, ancak yıkıcı bir duygu, toplumu yıkarken kendini de geri çeken, yoksullaştıran bir varoluş yaratıcı olabilir: Yokluğun, yetersizliğin, muhtaçlığın bilincinde saklıdır hayat.
…unuturken de hatırlanan hatıralar, yokluklarıyla var kılarlar hayatı, elvedayı.
Ömür, süre, uzadıkça, hatırlanan hislerdir yalnızca. Kâbusa dönüşmüş ya da özlenen her şey, aklın karanlık dehlizlerine ya da akıl ve dil dışına tıkılı kalır: Olayları tarihleyememe, akılda tutamama, aynı şeyleri tekrar yaşayabilme ihtimali ve korkusuyla, beklenmedik anlarda oradan buradan taşan anılarını birbirine ekleyerek yaşamaya alışır insan.
Yaşanmış onca hayat, yazının ve sözün binlerce yıllık varlığı ve yazılmış sayısız kitap, insanlığın daha bilge, daha erdemli bir yaşamı değil, sürü halinde cehaleti ve erdemsizliği seçmesinden başka bir sonuç yaratmamışken, yeni bir metni yazılı sözler yığınına katmaktan bir şeyler umuyor olmak, metin ile okur arasındaki ilişki alanının hâlâ mahrem özellikler taşıyor olmasından kaynaklanabilir: Yazılı metnin, yazı olarak, kitap olarak, şahsiliği ve şahsa dönüklüğü, okumanın genellikle sessiz bir edim olması, okuma sürecini, alenileşmeye, hatta söze sığmaya yatkın olmayan, tanımsız, muhtemelen de iktidarların dışında, yasadışı bir süreç kılabilir. Bu ilişkinin içerdiği şahsi ihtimallerin belirsizliği, bir sözün ya da bir paragrafın ne zaman, hangi koşullarda hatırlanarak kişiyi etkileyeceğinin bilinmemesi, okuma birikiminin sonuçlarının belirsiz olması, yakayı ele vermesi mümkün olmayan “...-ı okumuş olanlar” topluluğunu, en koyu gizlilik koşullarında, ortak davranışlara, tahrip ve tahayyül gücüne sahip kılabilir.
Reklam
Hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmaması için Auschwitczh’ten bu yana bunca emare birikmişken hâlâ felsefe yapıyor, şiir yazıyor olmak bir yana, yaşıyor olmak bile bir karabasan gibi kuşaktan kuşağa aktarılıyorsa ve hâlâ yaşıyorsak; direndiğimiz her yerde iktidarların kadirimutlaklığını dengelediğimizi, geri çekildiğimiz her yerde oyunu iktidarlara terk ettiğimizi fark ediyorsak; çıkışsız, ümitsiz, kısır döngüler içinde, giderek daha kötüye gidişi her an hissederek hâlâ yaşıyorsak; intihar etmiyor ve yaşıyorsak; hayatlarımızı iyi ve kötü, doğru ve yanlış gibi estetik, etik kategorilerle değil, kötünün kötüsü, yanlışın yanlışı gibi “alt” kategorilerle ifade ediyorsak; ve yaşadıklarımız ancak bir öfke yığını olarak içimizde birikirken, üstüne üstlük ayakta kalmamızı sevgilerimizden çok öfkelerimize borçlu olduğumuzu da fark ediyorsak... belki de tüm bu farkındalığımızdır, yıkıcılığımıza etik ve estetik bir değer katabilen.
Değiştirme gücüne sahip olan iktidarlı yazının, yazının iktidarının yarattığı faciaların da yüzyılıdır çağımız.
Modern hayat şiddet yoluyla arındırır: doğayı, ekolojik çevreyi, insanı, bedeni. Doğallık, çeşitlilik, başkalık, hisler, korkular, acılar ve sapmalar, steril (mikropsuz, kısır) bir hayat adına yok edilirken, aslında hayatın –ve ölümün– kendisidir yok edilen, insan doğasız ve insansız kılınır.
İktidar ve iktidar kurumlarından biri olan devlet, yalana ihtiyaç duyar (iktidar ve devlet olmak isteyen de yalana ihtiyaç duyar). Kurumsal ve örgütlü yalan, medyatik yalan, kişisel yalandan farklı olarak, manipülasyonun ve dezenformasyonun tezgâ- hından geçmiştir; bu nedenle, gerçekten daha gerçektir, aşırı-gerçektir. Kitle, yalana ve hakikate aynı ölçüde yakın ve uzaktır. Açıklık ideolojisi herkesçe benimsendikçe, herkes itirafa ve günah çıkarmaya kışkırtıldıkça, herkes teşhirci ve röntgenci olmaya zorlandıkça, hepimiz, iktidar-kitle ortaklığı şiddetinin taşıyıcısı ve hedefi haline geliriz.
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.