“… Ayşe kız bir öpücük yolladı parmaklarının ucuyla buluta. Ayşe kızın öpücüğü buluta ulaşınca, bulut şöyle bir şaşırdı. Ama sonra toparlandı, koskocaman bir gül biçimini aldı. Gökyüzü gökyüzü olalı, bu mavi atlasa böylesine güzel, böylesine iri ak bir gül açmadı. Ayşe kız bu ak gülü hayran hayran seyrederken, bulut yine kımıldadı, yayıldı, toparlandı, yürek biçimini aldı, yani bulut oldu yine. Lafı fazla uzatmayalım, o günden sonra bulut Ayşe kızdan ayrılmadı.”
“Edebiyat bütün çeşitleriyle masalla başlar, masalla biter” diyen Nâzım Hikmet’in çocukların hayal dünyasından büyüklerin gerçek dünyasına uzanan, 100 Temel Eser’de de yer alan masalları Sevdalı Bulut’ta okuyucuyla buluşuyor.
Usta yazarın çağdaşla gelenekseli kaynaştıran zengin anlatımı bambaşka bir masal şöleni sunuyor sizlere…
Bence edebiyat bütün çeşitleriyle masalla başlar, masalla biter. Ama gene de masal şiire yakındır en çok. Ritmiyle, tekrarlarıyla, lakonikliğiyke, hayaliyle, hasretiyle, dramıyla, trajedisiyle, eşyayı ve insanı işleyişiyle, tabiatta ve cemiyette eşine rastlanmayan, ama umutlarımızı, korkularımızı, sevinçlerimizi, bütün derinlikleri, bütün genişlikleriyle taşıyan yeni eşyalar, yeni insanlar, yeni hayvanlar yaratışıyla masal elbette ki en çok şiire yakındır.