Finny, tuhaf bir ailede doğmuştu. Babası ünlü kişilerden alıntılar yaparak konuşur, annesi eski sosyete kurallarını hayat görüşü olarak benimserdi. Ağabeyi ise kitaplardan burnunu kaldırmayan, idealist bir gençti. Finny ise... Sadece bir genç kızdı. Asi, gerçekçi, koşulsuz sevgiyi arayan, ve hep değerli olduğunu hissetmek isteyen...
Finny, Earl ile karşılaştığında on dört yaşındaydı. Ama bu tombul, utangaç, insanların hep iyi tarafını ortaya çıkaran çocuk onun hayatının aşkıydı. Öyle ki yirmi yıl boyunca hep aynı heyecanı, aynı tutkuyu taşımıştı. Zaman zaman araya mesafeler, insanlar girse de metcezir gibi bir şekilde birbirlerine kavuşuyorlardı.