Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.2
Sevgilinin Geciken Ölümü
Murat GülsoySevgilinin Geciken Ölümü Yorumları ve İncelemeleri
Sevgilinin Geciken Ölümü yorumları ve incelemelerini, Sevgilinin Geciken Ölümü kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Sevgilinin Geciken Ölümü puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Beni deli ettin Cem, delirttin.
İki aşık Cem ve Serap. Sıradan bir gün her şey olağan akışında iken bir gece gelen acı bir telefon (gece gelen hangi telefon hayırlıdır ki!?) Serap feci bir kaza geçirir ve bitkisel hayatı başlar. Cem için Serap için..
Cem başarılı bir gazeteci olmasına rağmen herhangi bir destek kabul etmeksizin Serap'ın tüm bakımını üstlenir vee bunu öyle titiz yapar ki bebek gibi .. Buraya kadar her şey normal Cem örnek bir karakter gibi görünür. Hadi arka plana bakalım. Cem Serap'ı seviyor ama Aslı'ya aşık, Aslı mı kim Aslı Cem' in asistanı. Serap da Erkan'dan hoşlanır. Kazadan önceki herhangi birgünde bunu birbirlerine itiraf ederler ve hiçbir şey olmamış gibi devam ederler modern(!) çiftimiz. Neyse gelelim tekrar Cem'e. Cem bu kadar fedakarlık neden? Vicdan mı? Vefa mı? Tanınmış başarılı bir gazeteci olduğun için toplumdan çekinme mi?
Psikolojik ilerlerken kazayı yapıp kaçan cani için acabalar dedirtti bi ara ve en gereksiz bir bölümdü bence.
Yazarla ilk tanışmamız okuduğum ilk kitabıydı uzunca bir süre ikinci bir kitaba geçiş yapacağımı zannetmiyorum ancak bu kadar olumsuz eleştirinin yanında(haddimi aşmak istemem) akıcı bir kitaptı, isimler üzerinden analiz yapınca (tahlil grubunda çok iyi okurlarımız var:)) yazarın kurgusuna tekrar hayran kaldım. Ve kitabı bitirip üzerine biir de başarılı tahlil grubuyla kitap kritiği yapınca Neşet karakteri hariç diğer tüm karakterin aslında acaba yok muydu diye düşünmeden edemiyorsunuz.. Neşet mi kim okuyup görün.. :)
Kitabı ve yazarını ilk defa gördüğüm bir kitaptı. Hatta sadece kapağını çok beğendiğim ve bende bir anlamı olduğu için görür görmez düşünmeden aldığım bir kitaptı.
Yazarın dilini ve kurgusunu beğendim. Kitap bende Dostoyevsky'nin "Yeraltından Notlar"kitabını çağrıştırdı okuduktan sonra. Belki kitabın psikolojik ve ruhsal yönü ağır bastığı için ve Rus Edebiyatına bu yönüyle "kendimce" benzettiğim için de kitabı sevdim diyebilirim. Yakın zamanda tekrar bir Yeraltından Notlar okuması yapmam lazım sanırım.
Yazar hakkında da bir iki kelime edecek olursam yazarın tıbbi literatüre de hakim olduğunu kendim yoğun bakım hemşiresi oldugum için anladım. Ve kendisini araştırınca mühendis olduğunu ve beyin cerrahisinde kullanmak üzerine bir cihaz hakkında doktora tezini yaptığını gördüm. Bu şekilde çok yönlü bir kişi olması da beni etkiledi. Birkaç kitabını daha okuyacağım yazarlardan biri artık.
İnsan hayattan ne istemeli Cem ?
Yalnızlığına bir çare... Herhalde.
Bir süredir günler çok yorucu ve karmaşık geçiyor. Aklım yoruluyor. Akşam olup bana ayrılan sürenin başlamasıyla gevşediğimde kitabı elime alıyorum ve dün kaldığım sayfayı buluyorum. Bir zaman sonra gözümü açtığımda ne kadardır uyukladığımı bilemiyorum. Bu yüzden de sayfanın kıvrılan köşesi aynı yerinden tekrar kıvrılıp tekrar açılıyor. Bu böyle uzunca devam edince, dedim ki gerçekten adına uygun bir okuma biçimi. Sevgilinin geciken ölümü benim için kitabın geciken sonuyla aynı frekansta ilerliyor.
Sonunda kitap bitti.
Murat Gülsoy’ u genel olarak seviyorum. Ancak kitaplarında sonlar beni tatmin etmiyor. Sanki bir filmde tüm aksiyon sahnelerinden sonra başrol bir tekneye binip uzaklaşmaya başlıyor. Olaylar nereye bağlandı, ne oldu, hep ucu açık. Oysa ölüm döşeğinde yatan sevgiliyle aynı evde yaşayıp, ona bakma sorumluluğunu üzerine almış bir adamın hikayesini okuyoruz. Çok kolayca kadın ölebilir. Bir mucize olup birden uyanıp iyileşebilir. Adam kadını terk edip kaçabilir, onlarca sene komadaki karısına bakıp o öldüğü gün intihar edebilir. Binlerce olasılık var. Hepsine de inanmaya hazırım. Ama sonunda sadece adam deliriyor galiba diye düşünmek bana yetmedi.
Sonunu bir kenara koyarsak kitap ben olsaydım ne yapardım, sorusunu masanın ortasına koyup gidiyor. Komadaki karısına ait olan iç sesle yaptığı konuşmaları dinlemek de keyifli.
Eğer bir hastanız varsa, olduysa ya da yeni yıl üzeri mutlu şeylere ihtiyacınız varsa okumayın.
Diğer zamanlar için güzel bir okumalık.
208 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
#okudum bitti
#SevgilininGecikenÖlümü
#MuratGülsoy
#CanYayınları
Merhaba arkaşlar yazarın ikinci kitabı ile geldim. Bağımlılık yapacağa benziyor zira üçüncü kitabı da yolda.
Kitabın kapağını kapattığımda derin düşüncelere daldım, ben ne okudum?
Birileri sanki beynime balyozla vuruyor. Rüya, gerçek, iç konuşma hepsi bir ahenk içinde birbirine
Selam sevgili okur!
Kitap inanılmaz bir etki bırakıyor insanda. Henüz Murat Gülsoy'un hiçbir eseri beni hayal kırıklığına uğratmadı ancak Sevgilinin Geciken Ölümü kesinlikle ileride yeniden okumak isteyeceğim bir roman. Çünkü her defasında başka bir farkındalık oluşturacağı ortada.
Önce kısaca konusundan bahsetmek istiyorum. Eşi trafik kazası sonucu bitkisey hayata giren ve ona bakma sorumluluğunu üstlenen Cem'in evine konuk oluyorsunuz. Bu tamamen ön tarafta yaşanan olay ancak arka planda gelişen süreç her zaman beni daha fazla ilgilendiri çünkü daha etkilidir. Bu kurgu içerisindeki karakterleri okurken elinizde olmadan sürekli onlarla empati yapıyorsunuz. Hep zihninin bir köşesinde ben olsaydım ne yapardım? sorusu beliriyor. Ancak daha sonra Cem'in monologlarıyla olay bambaşka bir yere sürükleniyor. Bana temelde şu soruyu sordurdu; Hangisi daha gerçek? Dışarı yansıttıklarımız mı? yoksa içimizden olanlar, zihnimizde gezinenler mi? Bazı gerçekler neden sadece içimizde, kendimizden bile sakladığımız bir yerde duruyor? Onları bu kadar gizli köşelere saklarken, aramıza kalın ve yüksek duvarlar örerken biz ne hissediyoruz, bu çaba bizi neye dönüştürüyor? Ve biz o derinlerdeki düşüncelerden sorumlu değil miyiz?
İşte romanın bende bıraktığı bu sorular o kadar değerli ki. İleride bu sorulara başka bir algı ile yaklaşmak için mutlaka yeniden okuyacağım.
Böylesine farklı meraklar uyandıran romanlar benim için bulunmaz bir nimet. Bu nedenle romanı çok sevdim.
Herkese keyifli okumalar dilerim.
İsterseniz YouTube kanalıma da bakabilirsiniz.
youtube.com/c/EL%C4%B0FBEGE...
Sevgilisinin geçirdiği kazadan dolayı hayatı baştan aşağı değişen Cem adlı gazetecinin ("Bu kitabı çalın" kitabındaki bir öyküdeki karakter aynı zamanda), sevgilisini aslında kazadan çok önce düşüncelerinde öldürdüğünü mistik dokunuşlarla, geçmiş sorgulamalarıyla birlikte güzelce harmanlayarak bize sunuyor Gülsoy. Karakter sizi arkasına alıyor aynaya bakıyor ve bir anda aradan çekiliyor, siz kendinizi sorgularken yok oluyor.
Kitabın kurgusunu çok sevdim. Finale doğru heyecanım arttı. Neşet'in hikayesine ayrı bir kitap yazılır, öyle güzeldi. Özellikle son kısımları bir filme rahatlıkla aktarılabilecek şekilde yazılmış, kişilerin hayal gücünü basitçe çalıştırabilecek şekilde düşünülmüş. Keyif vericiydi.
Bir roman nasıl başlar, nasıl gelişir ve bitirilir göstermiş oldu Murat Gülsoy.
Her şey bu kadar güzel olmasına rağmen bir kaç nokta beni rahatsız etti okurken, onlar da olmasaydı, en sevdiğim kitaplar arasına rahatlıkla girerdi.
Birincisi, Murat Gülsoy mizahı gerçekten kötü. Bilerek yapılmış kötü bir espri anlayışı var kitapta ama artık yeter dedirtti bazı yerlerde. Sayın Gülsoy, mizah olayını katmasak mı acaba :)
İkincisi, Sevgilinin geciken ölümünde anlatılan üçlü ilişkide, üçüncü kişinin aşkı maalesef geçemedi. O mektuplar, biraz daha duygu uyandırabilecek şekilde gelebilirdi. Kurgunun mükemmelliği bir nebze sekteye uğruyor akışkanlık anlamında o bölümlerde.
Bu iki durum harici kitabı gerçekten çok beğendim. Murat Gülsoy'un sadece hikaye yazarı olmadığını da deneyimlemiş oldum.