Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sevmek Dokunmaktır

Desmond Morris

Sevmek Dokunmaktır Gönderileri

Sevmek Dokunmaktır kitaplarını, Sevmek Dokunmaktır sözleri ve alıntılarını, Sevmek Dokunmaktır yazarlarını, Sevmek Dokunmaktır yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Biyologlar bu "sevgi" sözcüğünü kullanmaktan hiç hoşlanmazlar, sanki sevgi kültürel yolla edinilmiş bir tür aşırı duygusallık ifadesiymiş gibi. Oysa sevgi biyolojik bir gerçektir.
Sayfa 6
"Sorun, zihinsel düzeyde ya da mantık düzeyinde anlaşılmak değildir. Duygusal yönden anlaşılmayı diler insan ve böyle bir gereksinimi, tek bir yakın bedensel temas, bir sözlük dolusu güzel deyişten çok daha kolay doyuracaktır. Fiziksel duyumlar, duygusallığı bir başkasına aktarmakta olağanüstü yeteneklidirler."
Reklam
"Yaşam boyu, doğumdan ölüme dek, gerçekleşen yakınlaşmalar dizisini adım adım izlersek, en yoğun bedensel temasın yaşandığı iki dönemin, en güçlü toplumsal bağların kurulduğu iki dönemle çakıştığını görürüz. Bunlardan birincisi ana ile çocuk, ikincisi ise iki sevgili arasında kurulan bağların yaşandığı dönemlerdir. Bütün veriler gösteriyor ki, bir diğer kişi ile dizginlenmemiş ve alabildiğine bedensel temas kurmak, o kişi ile güçlü bir duygusal bağın pekişmesini kaçınılmaz hale getirmektedir."
Sayfa 100
Kadife eli demir bir eldiven içine hapsolmuş kentli, duygularına bile yabancılaşmakta.
Yaşam boyu, doğumdan ölüme dek, gerçekleşen yakınlaşmalar dizisini adım adım izlersek, en yoğun bedensel temasın yaşandığı iki dönemin, en güçlü toplumsal bağların kurulduğu iki dönemle çakıştığını görürüz. Bunlardan birincisi ana ile çocuk, ikincisi ise iki sevgili arasında kurulan bağların yaşandığı dönemlerdir. Bütün veriler gösteriyor ki, bir diğer kişi ile dizginlenmemiş ve alabildiğine bedensel temas kurmak, o kişi ile güçlü bir duygusal bağın pekişmesini kaçınılmaz hale getirmektedir.
Sayfa 100Kitabı okudu
(...) Bebeklerin el çırpması, anneyi sarmak için uzanan kolların işitilir bir biçimde birbirleriyle çarpışması sonucudur. Ritmik olarak tekrarlanan ve elleri bilekten kırarak yapılan daha ileri çağlara özgü el çırpma, bu sarmalayışa, sırt sıvazlama hareketinin de eklenmesiyle ortaya çıkmaktadır. Bir oyuncuyu alkışlamak uzaktan onun sırtını sıvazlamaktır. Biz izleyiciler yığını olarak hep birlikte kalkıp ona koşmamız ve sırtını sıvazlamamız zor, hatta olanak dışıdır, dolayısıyla bizler de oturduğumuz yerden onu alkışkayarak aferin deriz. Alkışlama hareketini kendi kendine tekrarlarsanız, görürsünüz ki iki eli birden aynı güçle birbirine vurmak hayli zordur. Ellerden biri oyuncunun sırt görevini yüklenir, diğeri ise sırtı sıvazlayan eldir. Evet, iki el birden hareket etmektedir ama bunlardan birisinin hareketi çok daha belirgin ve güçlüdür. On kişiden dokuzunda hafif yana yatırılmış sağ el okşayıcı "vuruculuk" görevini, sol el ise daha sabit "sırtlık" görevini yüklenmiştir.
Sayfa 105Kitabı okudu
Reklam
Eğer bir şempanze ile yakın ilişki kurmuşsanız, sırt sıvazlamanın yalnız insanlara özgü bir hareket olmadığını bilirsiniz. Eğer goriliniz sizi karşısında gördüğüne gerçekten sevinirse, gelip boynunuza sarılacak, ıslak ve sıcak dudaklarını boynunuza yapıştıracak, bir yandan da elleriyle sırtınızı sıvazlayacaktır. Garip bir duygudur bu, bir yandan tümüyle insanca, ama gene de farklı. Öpüş de tam insanca değildir. Bunu bir çift aralık dudağın deriniz üzerindeki hafif baskısı olarak tanımlayabilirim ancak. Sırt sıvazlamaya gelince daha sert hareketlerle yapılır, temas daha hafiftir ve ritmiktir. Her şeye rağmen iki cins arasında sarılıp öpüşme ve okşama hareketleri hemen hemen tümüyle birbirinin aynıdır ve ilettikleri toplumsal mesaj da farklı değildir. Sırt sıvazlamak, insan denilen hayvana özgü biyolojik niteliklerdendir diye bir varsayım öne sürmek mantığa uygun görünüyor.
Sayfa 102Kitabı okudu
Bir başkasıyla temas etmek istemeyen kişi, bu teması en aza indirebilir, ama asla tümüyle ortadan kaldıramaz. Kraliçe Viktorya döneminde bazıları teması aza indirgemek, ama bu arada çocuk yapmak sorununu, önünde penis'in vagina'ya girebileceği kadar bir delik bulunan geceliklerle çözümleyecek kadar işi ileri götürmüşlerdir.
Sayfa 101Kitabı okudu
Sorun, zihinsel düzeyde ya da mantık düzeyinde anlaşılmak değildir. Duygusal yönden anlaşılmayı diler insan ve böyle bir gereksinimi, tek bir yakın bedensel temas, bir sözlük dolusu güzel deyişten daha kolay doyuracaktır.
Sayfa 100Kitabı okudu
108 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.