Sanatın amacı, insanlara bir şeyler sevdirmek olamalıdır, hatta gerektiğinde kendini biraz süslemesini de yadırgamam. Sanat, bir pozitif gerçeklik çalışması değil, ideal gerçeklik arayışıdır.
Yetenek ve hayal gücünün popüleştirdiği, şeytanın hüküm sürdüğü edebiyatta, hoş ve tatlı imgeleri şeytani karakterlere tercih ederiz. Bunlar bir dönüşüm başlatabilir, diğerleriyse korkutucudur ve, bencilliği iyileştirmek yerine onu besler.
Toplum düzenini alt üst etmeyi bekleyen günümüzün kötü zenginleri, sanatın kuytu köşelerde hain planlar yaparak kendilerine aşıladığı isyan fikrini alaşağı edebilmek için top tüfek kuşanmak istiyorlar.
Bazılarının mutluluğunun, Tanrı'nın laneti veya bir suç olarak görülmemesi için herkes mutlu olmalıdır. Çiftçi buğdayını ekerken bizzat yaşam için çalıştığını bilmeli, ölüm meleği yanında yürüdüğü için sevinmemelidir. Sonunda, ölüm ne refahın cezası ne de darlığın tesellisi olmalıdır. Tanrı yaşamı kutsadı ve mezar, mutlu olması istenmeyenlerin kaçış yeri sayılmamalıdır çünkü o, ölümü ne cezalandırmak ne de ödüllendirmek için tasarlamıştır.
Sanatçının umabileceği en iyi şey, bir çift göze sahip olanları görmeye de teşvik etmektir. Bu nedenle siz, basitliği görün; gökyüzünü, tarlaları, ağaçları, köylüleri en doğal ve gerçek halleriyle görün.
“Aşkla evlenme söz konusu olunca beklemek gerekir; ama maymun iştahlı olmayan ve ne istediklerini bilen iki kişi arasında hesaplı kitaplı bir evlenme yapılacaksa, hemen karar verilir.”