Şeytan Tangosu

Laszlo Krasznahorkai

En Eski Şeytan Tangosu Sözleri ve Alıntıları

En Eski Şeytan Tangosu sözleri ve alıntılarını, en eski Şeytan Tangosu kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Şimdiye kadar bir kötürüm gibi hareketsizce sarkan ampul, şimdi artık sallanıyor; tavanla duvarların üst çeperini alacakaranlıkta bırakarak altındaki üç adamı, kurabiyelerle, çorbalık şehriyelerle, 'palinka' ve şarap kadehleriyle tıka basa dolu tezgâhı, masaları, sandalyeleri ve serseme dönmüş sığır sineklerini güçsüzce belirginleştiren yarım daire kadar bir alanı ışıtan bir ışık, meyhaneyi akşamüstünün alacakaranlığında salınan bir gemi gibi harekete geçiriyordu.
Sayfa 101 - IV, Örümceğin İşi - I, Sekiz şeklindeKitabı okudu
Kerekes şişeyi açtı, kadehleri boştaki eliyle önüne çekti ve bir elinde şarap, diğerinde kadeh, sanki ne yapması gerektiğini unutmuş biri ya da yalnızca içinde durduğu kör karanlıkta bir süreliğine bütün sözler ve her türlü tıkırtı kesilivermiş, böylelikle çevresini saran her şey, hatta kendi bedeni, poposu, kolu, iki yana açık duran ayakları kör ve sağır halde bütün ağırlığını yitirivermiş gibi yerinden kıpırdamadan dakikalarca öylece kalakaldı ve sanki bütün yetenekleri bir dokunuşta, bir tadışta veya koklayışta eşzamanlı olarak kaybolmuşçasına, belki de beyninin yarımkürelerinin gizemli merkezleri daha sonra yeniden ve yeniden fırlayıp ortaya çıkacakları o cehennemin dibi karanlığa, düşlerin yasaklı alanına geri çekildiği için, bu derin bilinç boşluğunda yalnızca içeride bir kan akışı gümbürtüsü ve sadece organların soğuk işleyişinden başka hiçbir şey kalmamıştı.
Sayfa 101 - IV, Örümceğin İşi - I, Sekiz şeklindeKitabı okudu
Reklam
“Ha!” diyerek başını salladı Meyhaneci. Halics'in yanındaki masa gıcırdadı, sonra da tezgâhın çürük tahtası eski bir araba tekerinin hafif sessizliğine karşılık vermek için ve tüm geçmişten haber vererek, ama yine de geçmişsiz yıkımı acayip bir sarkacın parçası olarak anımsatarak biteviye sığır sineği vızıltısını kırmak için yavaş bir patırtıyla iç çekti. Ve bu patırtı üzerine meyhanenin tepesinde dönen rüzgâr, toz kokulu bir kitabın üstünde, kaybolup gitmiş bir temel düşünceyi bulma gayretiyle çaresizce sayfaları çeviren bir el gibi “yanıtın ucuz görüntüsü"nü miskin çamura çalmak ve ağaç, hava ve toprak arasındaki çekimi yaratabilmek, sonra da duvarların görünmez çatlaklarından ilk sese kadar yolu bulmak için üsteleye üsteleye sorular soruyordu.
Sayfa 103 - IV, Örümceğin İşi - I, Sekiz şeklindeKitabı okudu
Dışarıda gökyüzü gene büyük bir gümbürtü koparmış ve yağmur sanki tek bir yığın halinde dökülürcesine gürüldemeye başlamıştı, ihtiyar, vakti olabildiğince geçirdikten sonra, şapkanın çuhasından suyu sıkıp elinin bu işe yatkın olduğu belli olan birkaç hareketle asıl şekline soktuktan sonra, başının üstüne koyup düşünceli bir tavırla 'palinka'sını kafaya dikti. Şimdi, atları tutup karanlıkta soluğunu tuta tuta, ta ezelden beri kimseciklerin kullanmadığı (ayrıkotlarının bürüdüğü, zararlı otların kapladığı), kaderine terk edilmiş yolu aramaya koyulduğundan beri atların telaşlı suratları, ne olduğunu anlamadan durup durup arkalarındaki çaresiz ama kararlı sahiplerine bakarak önünde ilk kez parlamıştı; sağrılarını sinirli sinirli salladıklarını görüyor, hırlayan solumalarını ve at arabasının kış yolundaki tehditkâr, içi su dolmuş çamurlu çukurlardan geçerkenki içler acısı gıcırtısını duyuyor ve kendisini arabanın oturağında ayağa kalkmış, elinde dizginlerle neredeyse diz boyuna gelmiş çamurda karşısından delip geçen rüzgâra karşı olabildiğince gerilmiş vaziyette görüyor ve ancak şimdi, onlar olmadan asla yola çıkamayacağına, onu bu işe zorlamış olabilecek “onlardan başka güç olmadığı"na, aslında gerçekten yalnız şimdi inanabiliyordu, biliyordu; çünkü şimdi artık bunun doğruluğundan emindi -öyle ya- kendisini hemencik tıpkı bir erin savaş meydanında, komutanının emir vereceğini hissedince, birisi kendisine komut vermediği halde atıldığı türden bir büyüklüğün gölgesinde görüyordu.
Sayfa 106 - IV, Örümceğin İşi - I, Sekiz şeklindeKitabı okudu
Resimler, gözlerinin önünden yeniden ses çıkarmadan, sanki insanın korumayı önemli gördüğü her şeyin bağımsız ve çözülmez bir düzeni varmışçasına gitgide daha da sıkı bir takiple geçiyordu ve bellek, işlediği sürece öylesine kolayca kanatlanıp uçan “şimdi"sini varlığa yükselterek “kesinlik” ile doldurmak için bu düzenin diri yasa liflerini olayların serbest dokusunda geçerli kılarak insanı mesafeler arasında kendi yaşamına özgürlükle değil, bir mal sahibinin böbürlenen memnuniyetiyle köprüler kurmaya zorluyor; böylece işte şimdi, anımsamanın ilk seferinde bütün olup bitenleri daha çok ürkütücü hissediyordu; gelgelelim -kaç kez “daha önümüzde kalan o birkaç yıl"da- gecenin en yaslı saatlerinde dirseklerine yaslanarak çiftlik evinin kuzeye bakan küçük pencerelerinde, bir başına ve uykusuz bir halde şafağın sökmesini bekleyerek bu resmi son defa hatırladıkça çok geçmeden artık bu anılara, mal sahibinin ihtiyatlı düşünceleriyle tutunacaktı.
Sayfa 107 - IV, Örümceğin İşi - I, Sekiz şeklindeKitabı okudu
İçki bedenini ısıtmıştı artık, gözlerini kırpıştırarak bir surattan diğerine göz gezdiriyor ama henüz bir şey söylemiyor, sanki anlatmaya nereden başlayacağını bilemiyordu; çünkü bir şekilde şartlar pek uygun değildi: Bu boşluğun, duvarlardan hızla yayılan bıkkınlığın sırf görünüşten ibaret olduğunun ayırdında olduğu halde (doğru, bu yalnızca haber ulağının ödülüydü) sitenin bu görünmez ama gerçekçi kesitindeki gelecek saatlerin hummalı koşturmacası ve çok yakında gelecek dizginsiz kutlama gürültüsü artık duyulabilir haldeydi, beklentisinin tam olarak ne olduğunu dahi kestiremiyordu; yine de beklediği, bundan fazlasıydı, Meyhaneci ile Halics’in bir olup armağan edebileceğinden çok daha büyük bir ilgi beklemişti; çünkü yazgının, dananın kuyruğunun kopacağı anda bu iki adamı, kendisi için “yolculuk yapanların topluluğu” ya da daha katı şekilde "yolcu"nun ta kendisi olanların onun için '‘konuk” olduğunu bildiği ve kendisinden “dipsiz bir uçurum"un ayırdığı Meyhaneciyi ve kendisine “disiplin ve kararlılığın, vuruşmaya hazırlık ve güvenilirliğin” bugün de yarın da hiçbir şey söyleyemeyeceği şu “pörsümüş içlastiği” Halics'i, karşısına dikmiş olmasını gene de yakışıksız buluyordu.
Sayfa 108 - IV, Örümceğin İşi - I, Sekiz şeklindeKitabı okudu
Reklam
182 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.