Bir kimseyi görürsem ki; dirhemini ve dinarını sevmez; övülmekten, medhedilmekten hoşlanmaz... bilirim ki o: İhlâs sahibidir... Hemen onu bırakır kaçarım.
Kitap, konusu bakımından her insanın okuması gerektiğini düşünüyorum. Bu cep kitabı, Muhyiddin-i Arabi'nin "Seceret'ül Kevn" adlı eserinden iktibas edilmiştir lakin daha doğru mu diye kontrol etmedim. İsteyen edebilir ki etsin de. Ama kitabın değindiği şeyler; şeytanın insanları nasıl kandırdığı veya hoşuna gidecek insanların nasıl olduğunu açık bir şekilde anlatılmıştır. Zaten kopya verilen tek sınavın, dünya sınavı olduğunu bilmeyen yoktur. Sadece elimizdekileri doğru ve hayırlı bir şekilde kullanmak son derece önemli olmaktadır. Lakin bir konuya daha değinmem gerek diye düşünüyorum. Kitabı okuyan kimsenin, Kainat'ın Yaratıcı'sının kader mantığını bilmediğinde kafası karışabileceğini düşünüyorum. Çünkü alıntı yapmak gerekirse sayfa 30'da aynı şu cümleler geçmekte.
(spoi)
Sen Allah'ın halkı üzerinde bir hüccetsin... Ben de, kendisi için ezelde şekavey yazılan kimselere bir sebebim.
Said olan kimse, taa, ana karnında iken saiddir. Şaki olan da, yine ana karnında iken şakidir.
(spoi bitti)
Allah'ın kader ve kaza mantığını düzgün, doğru ve en hayırlı bir şekilde öğrenen kimseye, bu kitap güzel. Bir insanın kendini telkin etmesine vesile olabilir.
Ve son olarak şunu söylemek istiyorum. Eğer bir şey de kusur aramak için uğraşırsak güzellikleri kaçırırız. Lakin doğrusunu anlamak ve kavramak için araştırırsak Rabbim yardımcımız olur İnşallah.
Bütün insanlığın niyetinin temiz olması duası ile Allah'a emanet olun İnşallah.
-- Ya Muhammed, bir kimseyi delalete sürüklemek için elinde bir imkan yoktur.
Ben ancak, vesvese veririm ve bir şeyi güzel gösteririm... o kadar.
Eğer delalete sürüklemek elimde olsaydı, yeryüzünde:
-- Allah'tan başka ilah yoktur ve Muhammed Allah'ın resulüdür.
Diyen herkesi, oruç tutananı ve namaz kılanı hiç bırakmazdım. Hepsini delalete düşürürdüm.
Nasıl ki, senin elinde de, hidayet nevinden bir şey yoktur. Sen ancak Allah'ın resulüsün. Ve tebliğe memursun.
Şayet hidayet elinde olsaydı, yeryüzünde tek kafir bırakmazdın.
Resûlallah (s.a.v.) Efendimiz sordu:
-"Sana göre ihlâs sahibi olan muhlis kullar kimlerdir?.."
Bu suale İblis şu cevabı verdi:
-Bilmez misin? yâ Muhammed, bir kimse ki, dirhemini ve dinarını sever...O Allah için bir ihlâsa sahip değildir.
Bir kimseyi görürsem ki, dirhemini ve dinarını sevmez; övülmekten, methedilmekten hoşlanmaz... bilirim ki o: İhlâs sahibidir... Hemen onu bırakır kaçarım.
Bir kul, malı ve övülmeyi sevdiği süre, kalbi de dünya arzularına bağlı kaldığı müddet, o size vasfını yaptığın kimseler arasında bana en çok itaat edendir. Bilmez misin ki; mal sevgisi, büyük günahların en büyüğüdür.