Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İlkel Toplumlarda Savaş

Şiddetin Arkeolojisi

Pierre Clastres

Şiddetin Arkeolojisi Hakkında

Şiddetin Arkeolojisi konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

İlkel dünyayı doğal olmayan bir dünya olarak düşünememesine karşın Hobbes, savaşın Devletsiz düşünülemeyeceğini, bu ikisini bir karşılıklı dışarıda bırakma ilişkisi içinde düşünmek gerektiğini ilk fark eden olmuştur. Ona göre, insanlar arasındaki toplumsal bağ şu herkesi hizaya getiren ortak iktidar sayesinde kurulur: Yani, Devlet savaşa karşıdır. Peki bunun karşısında ilkel toplum, daimi savaşın sosyolojik alanı olarak bize ne söylüyor? İlkel toplum, Hobbes'un söylemini ters çevirerek tekrar ediyor; dağılım makinesinin birleşme makinesine karşı çalıştığını ilan ediyor; bize savaşın Devlet'e karşı olduğunu söylüyor. Pierre Clastres Primitif ya da ilkel, vahşi, yabani, barbar... Bir zamanlar devletsiz toplulukları ya da farklı olanı mahkûm etmek için icat edilmiş bu sahte-kavramlar maalesef bilimsel olduğunu iddia edenler de dahil egemen düşüncelerde hâlâ koruyor varlığını ve geçerliliğini. Üstelik tüm sahtelikleri ve günahları ortaya çıkmış olmasına rağmen! Clastres, devletle toplum, kültür ve medeniyet kavramları arasında kurulan sahte ilişkileri radikal bir biçimde sorgulayan ve sarsan bu kitabında, savaş ve şiddet fenomeni karşısında çaresiz kalan klasik antropoloji ekollerinin asla gerçekleştiremediği şeyi, savaş, şiddet ve mübadele fenomenlerinin devlet ve hiyerarşiyle ilişkisini son derece kesin bir biçimde serimliyor. Ve klasik düşünce ekollerinin ilkelliğini ifşa ediyor! İyi okumalar...
Tahmini Okuma Süresi: 1 sa. 35 dk.Sayfa Sayısı: 56Basım Tarihi: Ocak 2018Yayınevi: Nora Kitap
ISBN: 9789752473393Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 52.1
Erkek% 47.9
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Pierre Clastres
Pierre ClastresYazar · 3 kitap
Fransız antropolog (Paris 1934-Gabriac, Lozère 1977) XVI. ve XVII. yüzyıllarda Amerika kıtasını keşfe çıkmış büyük kronikçilerin (Léry, Thévet, Staden, d’Evreux, d’Abbevilles) yapıtlarını okuduktan sonra, Güney Amerika’da hâlâ yaşamakta olan vahşi kabileleri daha yakından tanımaya karar verdi (bu kitaptaki ikinci inceleme: “Mübadele ve ‹ktidar: Yerli fieşiğin Felsefesi” [1962], Clastres’ın yayımlanmış ilk yazısıdır ve Güney Amerika yolculuklarının hemen öncesinde kaleme alınmıştır). Pierre Clastres, 1963-64’te, Paraguay’da Guayaki yerlilerini inceledi; 1965’te La Vie sociale d’un tribu nomade: les Indiens Guayaki du Paraguay (Göçebe Bir Kabilenin Toplumsal Yaşamı: Paraguay Guayaki Yerlileri) adlı teziyle doktorasını verdi. Devlete Karşı Toplum’da bir araya getireceği ilk incelemelerinden bazıları “Bağımsızlık ve Dıştan Evlenme”; “Yay ve Sepet” ile, Chronique des Indies Guayaki (Guayaki Yerlilerinin Kroniği’nde) [1972] başlıklı çalışmasında değerlendireceği alan araştırmalarını bu yıllarda yazmaya başladı. 1965’te Tupi-Guarani halkları üzerine derin bilgisiyle tanınan Léon Cadogan’ın davetiyle yeniden Paraguay’a giderek, Guarani yerlilerini inceleme fırsatı buldu. Daha sonra Le Grand Parler. Mythes et chants sacrés des Indiens Guarani (Büyük Söz. Guarani Yerlilerinin Mitleri ve Kutsal fiarkıları) [1974] adıyla yayımlayacağı çalışmasını burada kaleme aldı. 1966-68’de, Chulupi yerlilerini incelemek üzere iki kez Paraguay’a gitti. Devlete Karşı Toplum’da yer alan en önemli incelemelerini bu dönemde hazırladı “Yerliler Nelere Gülüyor?”; “Vahşi Savaşçının Mutsuzluğu”. Clastres, Siyasal Antropoloji Araştırmaları [Vahşi Savaşçının Mutsuzluğu-Siyasal Antropoloji Araştırmaları, çev.: Alev Türker, Mehmet Sert, Ayrıntı Yayınları, 1992] adlı incelemesinde ele aldığı, savaşçı bir kabile olan Chulupiler üzerine ayrı bir kitap yazmayı tasarlamış ve bu amaçla epeyce etnografik malzeme derlemişti. Vakitsiz ölümü, bu malzemeyi değerlendirmesine izin vermedi. 1970-71’de Güney Amerika’da yaşayan son özgür vahşi kabileyi, Yanomanoları incelemek amacıyla Venezuela’ya gitti. Siyasal Antropoloji Araştırmaları’nda yer alan “Son Çember” adlı makalesini bu dönemde tamamladı. 1974’teki son inceleme gezisindeyse, Brezilya’nın Sao Paulo bölgesinde yaşayan Guarani yerlilerini yeniden inceleyerek, bu kez, Avrupalıların gelişinden önceki dönemde ortaya çıkmış dinsel hareketi ve Karai peygamberlerini araştırdı. Ölümünden sonra, 1980’de Siyasal Antropoloji Araştırmaları yayımlandı Pierre Clastres, 1970-75 arasında, Marcel Gauchet, Marc Richir, Claude Lefort, Cornelius Castoriadis ile birlikte, Brüksel Üniversitesi’nin bir yayını olan Textures dergisine; 1977’de ise, gene Claude Lefort, Cornelius Castoriadis, Marcel Gauchet, Miguel Abensour ve Maurice Lucciani ile birlikte, Payot yayınevinin desteklediği Libre dergisine makaleler yazdı. Özellikle Libre dergisindeki arkadaşlarının katkılarıyla, 27-28 Mayıs 1982’de düzenlenen anma toplantılarına sunulmuş bildiriler, daha sonra, 1987’de, Pierre Clastres ou l’esprit des lois sauvages (Pierre Clastres ya da Vahşi Yasaların Ruhu) adlı kitapta bir araya getirildi. Pierre Clastres,, 1970’lerde çok revaçta olan Marksist ve yapısalcı antropoloji ve etnolojilere karşı, “Kopernikçi bir devrim” yapmayı öngörüyordu. Buna göre etnoloji, Batılı toplumların yapısına değil, ilkel toplumların yapısına uygun bir söylem oluşturmak ve “vahşilerin bilimi” olmak zorundaydı. Devlete Karşı Toplum’un giriş makalesi olan “Kopernik ve Vahşiler”, bu devrim çağrısının manifestosudur. Pierre Clastres’ın, geleneksel siyaset felsefesinin bakış açısını tersine çevirerek başlattığı Kopernikçi devrimin temelinde, toplum ve siyasal yaşamın devlet olmaksızın var olamayacağı savının eleştirisi vardır. Evrensel olan devlet değil, siyasettir. Siyasal yaşamdan yoksun toplum yoktur, ama devletsiz toplumlar her zaman var olmuştur. ‹lkel toplumları hak ettikleri şekilde inceleyen ve devletsiz toplumdan devletli topluma geçişi araştırmak için gerekli kavramsal donanımı ve kuramsal çerçeveyi hazırlayan Clastres, bu çabasıyla çağdaş düşünceye büyük bir zenginlik katmıştır. Pierre Clastres’dan sonra, eskisi gibi Batı merkezli bir antropoloji ve etnoloji oluşturmak, artık mümkün değildir.