İlaç vermedikleri için hiçbir zarara neden olmadıklarını iddia eden hekim dışı şifacılar, ruh-zihin-beden bütünlüğü hâkimiyetine sahip olmadıkları için daha büyük zararlara yol açabileceklerinin farkında bile değiller. Bu durumu, yıllarca zorlu bir eğitim gördükten sonra kaptanlık köşküne geçip gemiyi kullanmayı hak eden bir kaptan ile gemiyi kısa zamanda sadece kullanmayı öğrenip kaptanlık köşkünü ele geçiren biriyle karşılaştırabiliriz.
Bir gemiyi yönetmek bu kadar kolay mı sizce?
Artık şunu kabul edelim: Ruhumuzu tam olarak hayata yansıtamadığımız zaman özgürlükten bahsedemeyiz! Zaaflarımız ortaya çıkar ve kullanılırız. Bu geçeği fark etmek için uzaklara gitmeyin. Eşiniz, çocuklarınız, anneniz, babanız veya kardeşiniz, kısacası en yakınlarınız, özgürlüğünüzü asıl kısıtlayanlar olarak yanı başınızdadır. Zaman içinde giderek
Mevlana Celaleddin Rumi ne güzel söylemiş, "Sen düşünceden ibaretsin. Geriye kalan et ve kemiksin. Gül düşünür gülistan olursun. Diken düşünür dikenlik olursun" diye.
Bir arızanın kaynağını yok etmeyip sadece yarattığı olumsuz etkileri ortadan kaldırmaya çalışırsanız, aynı arıza bir süre sonra tekrar karşımıza çıkar.