Şiir severseniz, bir şiirin serüvenini, en doğru yazılışını öğrenmek isterseniz bu kitabı okumalısınız.
Mevhibe Beyat, Özdemir Asaf’ın kendisine beslediği platonik aşkla “Lavinia” olarak edebiyatımıza girmiştir.
Nâzım 1940’ta Çankırı Cezaevi’nde yazmaya başladığı destanı 1941’de Bursa Cezaevi’nde tamamlar
“Yahya Kemal’e ve bana, yaşadığımız yıllar ölçüsünde de olsa büyük şair denmesi, kendi payıma yüzümü kızarttı. Hani kendinin ne olduğunu pekâlâ bilen bir insana, aklı başında bir insana, siz şöylesiniz, böylesiniz, mühim adamsınız filan denmesi onu nasıl utandırırsa bu da beni utandırdı.”
Anadolu’nun şairidir Ahmed Arif… Hasretin,sevdanın,dağların ve umudun şairi..
Biz halkız, yeniden doğarız ölümlerde
Orhan Veli, kendi şiirini aramış ve bulmuştu, ama bunu eski şiire hakaretler yağdırarak yapmak yerine, şiirin tanımı üzerine uzun yıllar çalışarak, yazarak ve düşünerek yapmıştı.
Necip Fazıl’a “Kaldırımlar” ı yazdıran bir arayıştır, kumarı bu arayışta bi araç olarak kullanır.
Kaldırımlar şiiri Yakup Kadri Karaosmanoğlu’ na ithaf edilmiştir.
Uzun zamandır bu kadar güzel analizler içeren kitap okumamıştım. Aynı hazzı Asım Bezirci’nin kitaplarında aldım, Haluk Oral] okumadan önce. Okuduğumuz şiirlerin hikâyeleri,nasıl ve kimler için yazıldıkları bu kitabın içinde gizli . Kesinlikle okumaya değer bir eser. İyi ki böyle edebiyatçılarımız var