Çocuklar, başarısızlık nedeniyle psikologların "kendini engelleme" adını verdiği davranışı gösterirler: Bilerek ve isteyerek az çaba harcarlar ki başarısızlığın bahanesi olsun. Böylece aslında yetkin olduklarına dair düşüncelerini muhafaza edebilirler. Kendi kendilerine söyledikleri şudur: Eğer yeterince çaba gösterseydim, daha iyi bir sonucu da alırdım.
“Ben ‘çocuklara yapma ‘ yaklaşımının karşısında yer alan ‘çocuklarla çalışma’ yaklaşımından söz etmeyi daha yararlı buluyorum. Bu ifade ,kontrol yerine işbirliğini ,güç kullanımı yerine de sevgi ve akılcılığı vurgulamakta.”
M.Ö.8. yüzyılda yaşamış Yunan şair Hesiodos'un şöyle atıp tuttuğu rivayet edilir. ''Eğer halkımızın geleceği bugünün uçarı gençliğine bağlıysa o geleceğe umutsuzlukla bakarım. Çünkü gençler, sözcüklerle ifade edilemeyecek denli pervazsızlar. Ben küçükken, bizlere sessiz olmamız ve büyüklere saygı göstermemiz öğretilirdi ama bugünün çocukları ve gençleri saygısız ve görgüsüzler, otoriteye karşı geliyorlar ve büyüklerine saygı göstermiyorlar. Büyüdüklerinde kim bilir ne berbat yaratıklar olacaklar.
Erich Fromm şunları ifade etmiştir :
Koşulsuz sevgi, yalnızca çocuğun değil, her insanın en derin arzu ve ihtiyaçlarından biridir. Ama hak ettiğiniz için, liyakatinizden ötürü sevilmek her zaman kuşku yaratır; beni sevmesini istediğim kişiyi belki yeterince memnun edemedim, belki şu, belki bu... Sevgiyi yitirme korkusu her daim canlıdır. Dahası, sevgiyi "hak eden" kişi, kim olduğu için değil, yalnızca memnun ettiği için seviliyordur. Aslına bakarsanız sevildiği de yoktur, yalnızca kullanılıyordur.