Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sinema I - Hareket-İmge

Gilles Deleuze

Sinema I - Hareket-İmge Sözleri ve Alıntıları

Sinema I - Hareket-İmge sözleri ve alıntılarını, Sinema I - Hareket-İmge kitap alıntılarını, Sinema I - Hareket-İmge en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İmge mekânsal, olarak ne denli kapalı, hatta iki boyuta indirgenmiş olursa, dördüncü bir boyuta, ki o da zamandırve beşinci bir boyuta ki oda Tin'dir...
Herhangi an, bir diğer herhangi ana eşit mesafede olan andır.....
Reklam
Seyreltilmiş imgeler ise, tersine, ya bütün vurgunun tek bir nesne üzerinde toplanmasıyla (Hitchcock'ta, Şüphe'de [Suspicion] içeriden aydınlatılmış süt bardağı, Arka Pencere'de [Rear Window] pencerenin siyah dikdörtgenindeki sigara alevi) ya da kümenin kimi alt kümelerden arındırılmasıyla (Antonioni'nin ıssız manzaraları, Ozu'nun boş iç mekanları) oluşturulur. Seyrelmenin en uç noktasına, ekranın tamamen siyaha ya da beyaza dönüşmesiyle ulaşılıyor görünmektedir. Hitchcock bunun bir örneğini Öldüren Hatıralarda [Spellbound] bir başka süt dolu bardak ekranı boş, beyaz bir imge dışında hiçbir şey kalmayacak şekilde kapladığında verir. Ama, ister seyrelme ister doyma olsun, her iki yönden de çerçeve bize imgenin sadece görülmek için verilmediğini öğretmektedir. İmge, görülebilir olduğu kadar okunabilirdir de. Çerçevenin sadece işitsel değil, görsel bilgileri de kaydetmek gibi gizli bir işlevi vardır. Bir imgede çok az şey görüyor olmamızın nedeni onu nasıl okuyacağımızı bilmememiz, seyrelmelerini de doygunluklarını değerlendirdiğimiz kadar kötü bir şekilde değerlendirmemizdir. Özellikle Godard'la birlikte, bu gizli işlev açık hale getirildiğinde, çerçeve kimi zaman doygunluktan karışıp bulanarak, kimi zaman boş kümeye, yani beyaz ya da siyah ekrana indirgenerek, opak bir bilgi yüzeyi olarak iş görmeye başladığında, bir imge pedagojisi söz konusu olur.
Reklam
Sinemayla birlikte,bir imge dünyaya dönüşmez,dünyadır kendi imgesine dönüşen.
Şeylerin tamamı, yani imgelerin tamamı, kendi eylemleri ve tepkilerine karışır: Bu,evrensel varyasyondur.
Olmak istediği şeydir rüya,tüm gücünü bir rüya olmasından alır.
Bergson, sinemayı daha ziyade doğal algılanımın koşullarından kopma olarak gören fenomenolojiden ayrılmaktadır. "Geçip gitmekte olan gerçeklikten deyim yerindeyse anlık imgeler alıyoruz ve bunlar da bu gerçekliğin karakteristik özellikleri olduklarından, bunları bilgi aygıtının zemininde yer alan soyut, tek biçimli, görünmez bir oluş boyunca peş peşe dizmek bizim için yeterli oluyor ... Algılanım, zihinsel işlem, dil genel olarak bu şekilde işlemektedir. Oluşu düşündüğümüzde ya da onu ifade ettiğimizde ve hatta algıladığımızda, içimizdeki bir çeşit sinematografı çalıştırmaktan başka bir şey yapıyor değiliz."
Reklam
İmge, görülebilir olduğu kadar okunabilirdir de...
Hareket Üzerine Tezler
Katedilen mekan geçmiştir; hareket şimdidir, katetmenin edimidir. Katedilen mekan bölünebilirken, hareket bölünemez ya da her bölünüşünde doğası değişmiş olacaktır… katedilen mekanların hepsi bir tek ve aynı homojen mekana aitken, hareketler heterojendir, birbirlerine indirgenemezler.
Sayfa 11 - Norgunk yayıncılık. Ocak 2021 2.baskı. Çev: Soner Özdemir
Yamuk bir perspektif ya da paradoksal bir açıyla tam olarak aynı şey olmayan ve imgenin başka bir boyutuna işaret eden bu anormal bakış açılarını göstermek için Bonitzer oldukça ilgi çekici bir "dekadraj" [decadrage] kavramı oluşturmuştur. Bunun örneklerini Dreyer'in kesici çerçevelerinde [cadre coupant] bulabiliriz; ]eanne d'Arc'ın Çilesi'ndeki [La Passion de ]eanne d'Arc], ekranın kenarı tarafından kesilmiş yüzler. Ama bundan da çok, Ozu tarzındaki, ölü bir bölgeyi çerçeveleyen boş mekanlarda ya da Bresson tarzındaki, parçaların birbirleriyle bağlanmadığı, bütün anlatısal ya da daha genel olarak pragmatik gerekçelendirmelerin ötesine geçen ve belki de görsel imgenin görünür olma işlevinin ötesinde okunur olma işlevi de olduğunu teyit eden bağlantısız mekanlarda görürüz. Geriye kaldı çerçevedışı [hors-champ] . Bu bir olumsuzlama değildir; onu, biri görsel diğeri işitsel iki çerçeve arasındaki üst üste gelmeme durumu (örneğin Bresson'da sesin görmediğimiz bir şeyi ima etmesi, görsel olanı yinelemek yerine onun "yerine geçmesi" ) olarak tanımlamak da yeterli değildir. Çerçeve-dışı ne görülen ne de duyulana, ama yine de tam olarak mevcut olana işaret eder.
Bir hezeyandan, bir düşten, bir sanrıdan daha öznel ne olabilir?
Seçenek seçim yapılacak terimler arasında değil,seçim yapanın varoluş kipleri arasındadır.
64 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.