Fakat yaşamının sonlarına doğru bir akşamüzeri, "Düşünürler artık bana birşey söylemiyor" demişti. Kütüphanenin önünden usulca, ayakları yerden kesilir gibi uzaklaşmış; soğuğa aldırış etmeden pencereyi açıp başını dışarı çıkardıktan sonra yukarı, gökte birbirini kovalıyormuşcasına hızla hareket eden gri bulutlara dikmişti gözlerini.
"Kim yargılayacak bizi?" diye bağırdığını anımsıyorum.