Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sivil Darbe Sözleri ve Alıntıları

Sivil Darbe sözleri ve alıntılarını, Sivil Darbe kitap alıntılarını, Sivil Darbe en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Kara gün kararıp kalmaz" Türkçemizin en güzel deyimlerinden biri olsa da kara gün gitgide daha da kararıp kalmakta... Geleceğimizi, çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğini kapkara günler bekliyor. Benim kuşağım dünyaya umutla bakan bir kuşaktı. Bugünkü kapkara gün; bu bölünmüş, parçalanmış, kültürsüzleşmiş, kendine güvenini tümüyle yitirmiş Türkiye görüntüsü aklımızın ucundan geçmezdi.
Örgütsüz bir halk, sadece bir insan kalabalığı demektir. Demokrasi kültürü öncelikle örgütlülük bilincidir. Bizde büyük halk kitlelerinin beklentisi ve arzuladığı şey örgütlenme değil, bir kurtarıcının gelmesidir... Bu nedenle de kurtarıcı olarak gördüğü kişiye tapınırcasma bağlanır. Onu bütün kusurların üstünde ve ötesinde görür. Bu bizde her zaman az çok böyleydi. Günümüzde ise en aşırı bir örneğini yaşamaktayız.
Reklam
"Cumhuriyetin 100. yıldönümünü kutlayan Türkiye, Atatürk'ün hedeflediğinden çok daha muhafazakâr bir ülkedir. Şeriat ile yönetilmez, ancak İslami muhafazakârlık yerleşik baskın bir güce dönüşmüştür.
derine inmeksizin yüzeysel gözlemlerle yetinmek bizim toplumsal hastalıklarımızdan biridir.
Zehirliyordu iyi ve canlı ne varsa; Aydınlık uç vermesin diye O topraklarda bir daha. ---- Kara bir rüzgârdı, esmekte hâlâ, Karanlık saçarak, kötülük ve riya; Gömmek için iskelet elleriyle Bir ülkeyi dönüşsüz karanlığa.
Kirmizi KediKitabı okudu
Soytarıyla komedi sanatçısı arasındaki fark, soytarının Ölçü tanımazlığındadır. Soytarı ve diktatör arasındaki benzerliklerden biri de buradan geliyor olabilir. Soytarı güldürmek için her türlü şaklabanlığı dener. Diktatör için de akıl ve mantık tutarlılığı diye bir zorunluluk yoktur. Tehditle sonuç alamadığında yalana başvurur. Dün söylediğini bugün yadsıması olağan şeydir.Gerekli gördüğünde kendini acındırmak için yalvarmaktan utanmaz.Her şeyi yalan dolandır.Görünürdeki hedefi ne olursa olsun, asıl sorun, kişiliğindeki doyumsuz buyurganlık hırsıdır.
Reklam
Kara bir rüzgârdı üstünde bir yurdun, Kara bir vicdan, kapkara. Esip durdu hışım gibi, taun gibi; Akla düşman, aydınlığa. Kara bir rüzgârdı, kötücül, zalim, Daha doğmadan söndüren tomurcuğu.
Sayfa 14 - Kırmızı KediKitabı okudu
Şimdi Uğur Mumcu'yu dinleyelim: "En tehlikeli 'İzm'hangisidir, diye sorsalar, ne yanıt verirdiniz? Bence en tehlikeli ‘İzm’ narsisizmdir. İnsanın kendi görüntüsüne âşık olması kadar tehlikeli bir ruh hastalığı yoktur. Diktatörlerin birçoğu kendi kendilerine hayranlıkları nedeniyle kendi sonlarını hazırlamışlardır.
AKP büyük bir can sıkıntısı olarak ülkenin tepesinde durmaya devam ediyor. Yalan, tehdit, şantaj, demagoji, iftira, ikiyüzlülük, takiye, gerçekliği göz göre göre tersine çevirme ve adına ne derseniz deyin aynı türden her çeşit kötülük ülkemizin hayatını hiçbir zaman bu kadar kaplamamış, kişisel hayatlarımızı bu ölçüde baskı altına almamıştı.
Reklam
yoksulluk sınırı olmuş 58000 TL şükür:)
Bir ülke düşünün ki enflasyonun düşük düzeyde seyrettiği, ekonomisinin iyi olduğu söyleniyor. Buna karşılık işsizlik çığ gibi büyürken esnaf dükkân kapatıyor, çiftçi eriyor, işçi ve memur açlık sınırında yaşamını sürdürmeye çalışıyor, sanayicinin durumu pamuk ipliğine bağlı, ülkeyi siyaset değil borsa yönetiyor, ekonomi tümüyle yabancı sermayeye (yatırıma değil likit paraya) bağlanmış, ülke toprakları yabancıya satılıyor, yağmalatılıyor... Bu bir anomalidir...
“Bunun (‘Ilımlı İslamın’ E.K.) bir adım ötesi, yaftası ne olursa olsun, İslam Cumhuriyeti’dir. Amaç da hedef de budur.Çünkü siyasetleşen din, ılımlı kalamaz. Yasalar ya laik, demokrat, ya dinsel nitelikli olur.Bunun (siyaset bilimince keşfedilmiş) bir orta yolu yoktur.Çünkü eşyanın tabiatına aykırıdır.
şu an da farklı sayılmaz...
Hekim arkadaşlarımdan aldığım iki bilgiyle yazımı tamamlayayım. "Acil çocuk" servisinde görevli bir arkadaşım, iki hekim olarak 24 saatlik nöbetleri süresinde, 760 hastaya baktıklarını söyledi... Rakamı yanlış okumadınız. İkiye bölündüğünde 380 eder. Bu hekimlerden her biri, 24 saat süresince, yemeden, içmeden,dinlenmeden, uyumadan hasta baksalar, saat başına yaklaşık 15,4 dakikaya 1 hasta düşer...
Çünkü bütün uygar anayasalarda, yargının da, yürütmenin de, yasamanın da üstündeki en yüce değer, bireydir... (Bkz. TC Anayasası, "Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı" vb...) Çünkü yargı bağımsızlığı yargının diktatörlüğü demek değildir... Diktatörleşen yargı, engizisyondur... Ya da bunun tam tersine, yürütmenin buyruğu altına girmiş olduğu kuşkusu uyandıran yargı da artık bağımsız yargı sayılamaz...
Suskunluk, suç ortaklığı demektir...
Sayfa 277 - Kırmızı Kedi Yayınevi, 1. Basım (2014)Kitabı okudu
199 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.