Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Siyah Köpekler

Ian McEwan

Siyah Köpekler Gönderileri

Siyah Köpekler kitaplarını, Siyah Köpekler sözleri ve alıntılarını, Siyah Köpekler yazarlarını, Siyah Köpekler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
(5/5) Eğer olursa, ki bu nesiller alabilir, onun içinden gelen iyilik, toplumlarımızı programlamayan, önceden görülmeyen bir yolla şekillendirecek. İnsanlar belli bir grubun ya da belli düşüncelerin kontrolü altında yaşamayacaklar..."
Sayfa 175 - Arion Yayınevi, Çeviren: Nejla Özgür, Mayıs 1995, 1. BasımKitabı okudu
(4/5) İç hayatta bir devrim olmaksızın, yavaş olsa bile, bütün büyük planlarımız değersiz. Birbirimizle barış içinde olacaksak, bu devrimi kendimizde yapmalıyız. Büyük bir olasılıkla olmayacak. Ama ben diyorum ki bu bizim tek şansımız.
Sayfa 175 - Arion Yayınevi, Çeviren: Nejla Özgür, Mayıs 1995, 1. BasımKitabı okudu
Reklam
(3/5) "Bir sabit fikirli olduğumu düşündüğünü görebiliyorum. Önemli değil. Benim bildiğim bu. İnsan doğası, insan kalbi, ruh, can, bilincin kendisi... ne istersen de, sonunda, çalışmak için sahip olduğumuz tek şey o. Gelişmesi ve yayılması gerek, yoksa sefaletimizin toplamı hiçbir zaman eksilmeyecek. Benim kendi küçük keşfim şu; bu değişim mümkün, bizim gücümüzün içinde.
Sayfa 174 - Arion Yayınevi, Çeviren: Nejla Özgür, Mayıs 1995, 1. BasımKitabı okudu
(2/5) Sonra da uygun şartlar gerçekleştiğinde farklı ülkelerde, farklı zamanlarda, korkunç bir zalimlik, yaşamın patlamalarına karşı bir kötülük. Her biri içindeki nefretin derinliğine şaşırıyor. Sonra kötü ruh geri çekiliyor ve bekliyor. O kalplerimizin içinde bir şey."
Sayfa 174 - Arion Yayınevi, Çeviren: Nejla Özgür, Mayıs 1995, 1. BasımKitabı okudu
Kısa bir süre önce, 1987 yazında ölmesinden bir ay önce June'la yaptığım son konuşmada stenoyla aldığım notları buldum: "Jeremy, o sabah ben kötü ruhla yüz yüze geldim. O zamanlar bunu bilmiyordum, ama duyduğum korkuda hissettim; bu hayvanlar bozulmuş hayal gücünün, saptırılmış ruhların yarattığı şeylerdi. Sosyal kuram bunu açıklayamazdı. Benim sözünü ettiğim kötü ruh hepimizin içinde yaşıyor. Bir ailenin içindeki bir bireyi, özel hayatları ele geçiriyor ve sonra acı çeken çocuklar oluyor. (1/5)
Sayfa 174 - Arion Yayınevi, Çeviren: Nejla Özgür, Mayıs 1995, 1. BasımKitabı okudu
(3/3) Bu düşünceler Bernard'a 1946'da, Languedoc'ta bir çam ağacının altında geldi. Bu June'la paylaşabileceği bir gözlem değildi, derin bir öğrenme, cesaretini kırarak onu sessizliğe gömen bir gerçeği tanıma anıydı. Sonra kendi kendine sordu: Unutmak insanlık dışı ve tehlikeli, hatırlamaksa sürekli bir işkence olduğunda, bu toz ve gözeneklerle kaplı Avrupa'dan iyi olması mümkün ne olabilirdi?
Sayfa 167 - Arion Yayınevi, Çeviren: Nejla Özgür, Mayıs 1995, 1. BasımKitabı okudu
Reklam
(2/3) Daha önce savaş hakkında düşünmemiş gibi görünüyordu. Savaşın bedeli hakkında hiç düşünmemişti. İşinin ayrıntılarıyla, işini iyi yapabilme kaygısıyla çok meşguldü, en geniş bakış açısı, savaş amaçları, savaşı kazanmak, istatiksel ölümler, istatiksel yıkımlar ve savaş sonrası yeniden yapılanmaydı. İlk defa felaketin büyüklüğünü duygusal anlamda hissetti; bütün bu tek ve yalnız ölümler, konferanslarda, gazete başlıklarında, tarih kitaplarında yer almayan, sessizce evlere, mutfaklara, paylaşılmayan yataklara ve acı veren anılara çekilen, aynı şekilde tek ve bireysel olan bütün bu kederi yeni fark ediyordu.
Sayfa 167 - Arion Yayınevi, Çeviren: Nejla Özgür, Mayıs 1995, 1. BasımKitabı okudu
Savaş, tarihsel, jeopolitik bir olay değildi, çok yönlü bir olguydu, kişisel üzüntülerin sonsuzluğa, ayrı ayrı kimlikleri bilinmeyen ama toplandığında insanın anlamaya başlayabileceğinden daha çok üzüntü ifade eden gözenekler gibi kıtayı kaplayan insanlar; yüz binlerce, milyonlarca insanın duyduğu acıyla, sessizlikle kaplanmış bir ağırlık, siyahlar giymiş bir kadının iki kardeşi ve kocası için duyduğu acı, her acı başka şekilde sonuçlanabilecek, özel, karışık, canlı bir aşk öyküsüydü. (1/3)
Sayfa 166 - Arion Yayınevi, Çeviren: Nejla Özgür, Mayıs 1995, 1. BasımKitabı okudu
Bir süre sonra, artık kurbanları düşünmeyi kaldıramadım ve sadece onlara zulmedenleri düşündüm. Kulübelerin arasında yürüyorduk. Nasıl iyi inşa edilmişlerdi, ne kadar uzun süre ayakta kalmışlardı. Temiz yolların her biri, üzerinde bulunduğumuz rayları geçerek ön kapıya ulaşıyordu. Kulübeler çok uzaklara kadar önümüzde uzanıyorlardı, yolun sonunu göremiyordum. Bu, yollardan sadece biriydi ve bu kamp da sadece diğerlerinden biriydi, karşılaştırıldığında diğerlerine göre küçük bir kamp. Tersine dönmüş bir hayranlığa düştüm, çıplak merak; bu eseri hayal etmek, bu kampları planlamak, onları inşa etmek ve onları yürütmek, devamlılığını sağlamak, onların yakıtı olan, kasabalardan ve köylerden gelen insanları sıraya koymak. Böylesine bir enerji, böyle bir adanış. İnsan bunu hata olarak adlandırmaya nasıl başlayabilir?
Sayfa 112 - Arion Yayınevi, Çeviren: Nejla Özgür, Mayıs 1995, 1. BasımKitabı okudu
Yardım etmek için yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu. Beslenecek ya da serbest bırakılacak hiç kimse yoktu. Ya buraya gelip umutsuzluğa kapılırdın ya da ellerini ceplerine koyar, içindeki sıcak ve yumuşak değişikliği kavrayarak, kendini kabus görenlere bir adım daha yaklaşmış bulurdun. Bu bizim kaçınılmaz utancımızdı, sefaletteki payımız. Biz öbür taraftaydık, şimdi burada, daha önce kumandanın ya da onun politik üstünün yürüdüğü gibi özgürce yürüyor, onu bunu karıştırıyor, gelecek öğünümüzden kesin olarak emin olmanın rahatlığıyla dışarıya giden yolu biliyorduk.
Sayfa 112 - Arion Yayınevi, Çeviren: Nejla Özgür, Mayıs 1995, 1. BasımKitabı okudu
Reklam
Okullu çocuklardan oluşan bir grupla, içinde ayakkabılarla dolu tel kafesler olan bir kulübeye girdik. Kurutulmuş meyveler gibi yassılmış ve kıvrılmış onbinlerce ayakkabı. Başka bir kulübede daha fazla ayakkabı daha fazla ayakkabı ve bir üçüncüsünde inanılmayacak kadar daha fazla, artık kafeslerde değil, tüm yeri kaplayacak şekilde dökülmüş. Çivili bir çizmenin yanında, tozda körpeliği hâlâ görünen bir çocuk ayakkabısı. Hayat bir mekik oyasına döndü. Dışa dönük sayısal ölçekler, söylenmesi kolay sayılar -on ve yüz binler, milyonlar- düşünceyi, yakın hissetmeyi, çekilen acıyı gerçekten kavramayı reddediyordu ve insan, sinsice zulüm edenlerin terimlerine çekiliyordu; insan hayatı ucuzdu, yığınlar halinde teftiş edilecek hurda. Yürümeye devam ederken duygularım öldü. Yardım etmek için yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu.
Sayfa 111 - Arion Yayınevi, Çeviren: Nejla Özgür, Mayıs 1995, 1. BasımKitabı okudu
Kasabanın, tüm Yahudilerini, nüfusunun üçte birini tüketen kampa ne kadar yakın olduğunu tam olarak anlayamadım. Yan yanaydılar, Lublin ve Majdanek, olayın içinde olan ve olmayan. Ana girişin dışındaki bir tabelayı okumak için durduk. Burada yüzbinlerce Polonyalı, Litvanyalı, Rus, Fransız, İngiliz ve Amerikalının öldüğünü yazıyordu. Çok sakindi. Görünürde kimse yoktu. İçeri girmek için bir anlık bir isteksizlik duydum. Jenny'nin fısıldayışıyla irkildim. "Yahudiler'den hiç söz edilmiyor. Görüyor musun? Hâlâ devam ediyor. Üstelik bu resmi bir şey." Sonra, daha çok kendi kendine söyler gibi ekledi, "Siyah köpekler."
Sayfa 110 - Arion Yayınevi, Çeviren: Nejla Özgür, Mayıs 1995, 1. BasımKitabı okudu
O anda beni çarpan Bernard'ın sözlerindeki adaletsizlik değil, iletişim güçlüğündeki vahşi sabırsızlık ve yataktaki sevgililerin yerini alan paralel aynaların görüntüsü oldu; yalanın içinde solgunlaşan sonsuz benzerlikleri geri yansıtıyorlardı.
Sayfa 90 - Arion Yayınevi, Çeviren: Nejla Özgür, Mayıs 1995, 1. BasımKitabı okudu
"İşte June'la benim aramdaki fark bu. O, Parti'yi benden yıllar önce terketti, ama hiçbir zaman çatlamadı, hiçbir zaman hayalleri gerçekten ayırmadı. Bir ütopyayı diğer biriyle değiş tokuş etti. Politikacı ya da tapınakta dinsel törenleri yöneten kadın, bu hiç farketmedi, özde o uzlaşmayan biriydi..."
Sayfa 90 - Arion Yayınevi, Çeviren: Nejla Özgür, Mayıs 1995, 1. BasımKitabı okudu
"Özellikle bu günlerde, ütopyaların kaderci niteliği hakkında herkesin aktardığı Isaiah Berlin'in satırlarının farkında mısın? Diyor ki, eğer insanlığı barışa, adalete, mutluluğa ve sınırsız yaratıcılığa nasıl götüreceğimi kesin olarak bilsem hangi bedel çok yüksek olabilir? Bu omleti yapmak için kırmam gereken yumurtaların sayısı sınırsız olabilir. Bildiklerimi bilerek, eğer milyonların sonsuza dek mutlu olabilmesi için bugün binlerce insanın ölebiliceğini kabul edemiyorsam, görevimi yapamazdım.
Sayfa 89 - Arion Yayınevi, Çeviren: Nejla Özgür, Mayıs 1995, 1. BasımKitabı okudu
198 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.