Mora ayaklanmasını Avrupa'daki tutucu çevreler Hristiyanlık ile Müslümanlık arasında bir savaş olarak görürlerken; Liberal çevrelere göre ise mutlakiyetçiliğe karşı ulusal bir direnmeydi ve bu nedenle desteklenmeliydi.
Bir İngiltere ve Fransa'nın Prusya'yı serbest bırakmakla yaptıkları diplomatik hata, Osmanlı İmparatorluğu'nun tüm 19.yüzyıl boyunca dış politikasında yaptığı hataların toplamından çok daha büyüktür.
''Fakat eğer Osmanlılar, Yunanlıları iyi idare etselerdi yine milliyet cereyanları ile Yunanlılar hislerine kapılacaklar ve yine Türklerin aleyhine kıyam edeceklerdi. Çünkü milliyet hissi büyük bir kuvvet ve dinamizmdir. Bizim iyi idaremiz belki bu işi yarım asır daha geciktirebilirdi, yoksa biz hiçbir vakit Yunanistan'ın istiklaline mani olamazdık. Zaten olmamamız da lazımdı.''
Maddi alemde canavarlar neyse, manevi almede de krallar odur. Saraylar cinayet tezgahı, ahlaksızlık ocağı ve müstebitlerin inidir. Kralların tarihi, milletlerin ve boşuboşuna kurban giden masumların isim cetvellerinden başka bir şey değildir.
Hobsbawm'ın belirtmiş olduğu üzere, ''19.yüzyılın ekonomik tarihi önemli ölçüde İngiliz Endüstri Devrimi tarafından belirlenmiştir, ancak aynı yüzyılın siyaset ve ideolojisini belirleyen şey Fransız Devrimi olmuştur.
Ankara Savaşı'nın yitirilmesinin önemli nedenlerinden biri, Osmanlı ordusundaki Sırplarla birlikte savaşmak istemeyen Anadolu askerlerinin, Timur'un yanında bulunan eski beylerinin yanına geçmeleri olmuştu. Zaten Osmanlılar Ankara Savaşı'ndan sonra Müslüman-Türk devletleriyle yaptkları savaşlarda Hristiyan ordu kullanmadılar.
İnsan doğasında var olan kazanç hırsı ve macera arayışına cevap verdiği için ticaret esasen bulaşıcıdır. Üstelik doğası gereği, öylesine her yana ya-yılıcıdır ki, sömürdüğü insanlara bile kendisini kabul ettirir.
Adalet hızlı gerçekleştirilmelidir,çünkü cezayla suçun arasında geçen zaman ne kadar kısa olursa ,"suç" ve "ceza" fikirlerinin zihninde birbirlerini çağrıştırılmaları da o kadar güçlü ve sürekli olur
cezanın amacı suçlunun topluma bundan sonra zarar vermesini ve başkalarının da benzer suçlar işlemelerini önlemek olmalıdır.Onun için de bu gibi cezalar başkalarının aklında en güçlü ve en sürekli izlenimler bırakacak ve suçlunun bedeninde en az eziyet yaratacak biçimde seçilmelidir.
Osmanlı aydını, Osmanlı toplumsal yapısının bir ürünü olarak; Avrupa’da çok örneklerini gördüğümüz “radikal” ve “ihtilalci” aydın tipinden çok uzaktır. İmparatorluğu ya da monarşiyi ortadan kaldırmak değil, meşruti bir zemine çekmek kavgası içinde idi. Zaten çoğu, toplumun üst tabaka ailelerinin çocukları idiler ve tümü devlet olanaklarıyla eğitilmişti.