Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Siyasi Hikâyeler

Yahya Kemal Beyatlı

Siyasi Hikâyeler Sözleri ve Alıntıları

Siyasi Hikâyeler sözleri ve alıntılarını, Siyasi Hikâyeler kitap alıntılarını, Siyasi Hikâyeler en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsanların iç yüzlerini hiç bilmiyordu. Devletin başında bulunanlara her meziyetten önce bu meziyet lazımdır.
HER GECE BENİMSİN
Her Gece Benimsin'de vak'a Paris'te başlıyordu. Romanın genç kahramanı, Paris'te Jön Türkler arasında bulunuyor fakat onların Türkiye hakkındaki emellerine isinamıyordu. Bir gün odasında çalışırken bir gazetecinin, ruhunu elektrik gibi çarpan sesini duydu. Gazeteci: - Le Sultan est mort! "Sultan öldü!" diye bağırıyordu. Gencin ruhu sarsıldı. Demek Sultan Abdülhamid ölmüştü. Paris'e firar edenlerin, yurtta hürriyet isteyenlerin büyük kâbusu sağ değildi. Fakat şimdi ne olacaktı? Bunca yıldır vatanı her şeye rağmen bu hükümdar idare etmişti. Birçok kavimden ve dinden kurulmuş bir imparatorluğu, her şeye rağmen ayakta tutmuştu. Şimdi, iç ve dış düşmanların ayaklanmasıyla, vatanda kim bilir ne korkunç vak'alar olacaktı? İçinde bir burkulma hissetti: Jön Türklerin çok yanlış bir yolda çalıştıkları, bir rüzgâr gibi idrakine esmişti. Bir müddet sonra öğrendi ki ölen, Sultan Abdülhamid değildir. Beşinci Murad'dır. İçine su serpilir gibi oldu. Bir müddet sonra da vatana döndü. °¶° Hayran olarak bakarsınız da Hulyânızı fetheder bu hâli: Beş yüz sene sonra karşınızda İstanbul fethinin hayali gibiydi. Böyle güzeldi. Bu genç kız, Paris'ten dönen gence diyordu ki: - Sultani hal'etmek tehlikelidir. Biz, bir imparatorluğuz. Açık bir liberalizm ve aşırı bir nasyonalizm, vatandaki başka kavimleri, bizim olan vatan toprakları ve milli servetlerimizle beråber bizden ayırır. İşten zararlı çıkarız. Tekâmül zamanla olmalı ve bunun için hükümdarla anlaşmalı, ona yardım etmelidir. Hükümdar'a kendinizi anlatmaya çalışın!
Reklam
BİR GÖZDENİN GAFLETİ
°¶° Alemi islah etmeye kalkışmasından bu hâle geldi, desem doğru söylemiş olurum, ancak işin künhünü anlatmış olmam. Sözün en doğrusu: Safdilliğinden ve dilinin gevşekliğinden bu hale geldi. Bu devlette her türlü noksanın revaci vardır. Yalnız safdillik ve boşboğazlık, bilhassa bu noksanların ikisi bir arada asla geçmez. İşin başında bulunanlar
"Lâkin...Lâkin Mehmed Ali Bey insanları iyi tanımıyordu.İnsanların iç yüzlerini hiç bilmiyordu.Devletin başında bulunanlara her meziyetten önce bu meziyet lâzımdır.
Bugün bir türlü, ertesi gün başka türlü tedbirlere yâhut da insanlara başvurmak; o tedbirler ve o insanlar mükemmel olsalar bile, bir devletin idâresinde mutlaka kötü neticeler verir. Devlet devamlı bir kudret olduğuna göre kudretli adamlar tarafından sevk edilir. Feylesoflar milletlerin uğradıkları felaketlerin sebeplerini ararken ahlâkın bozukluğunu, geçim zarûretlerini, idârenin fesatla rını ihtilâllerin menbai olarak görürler.
Devlet devamlı bir kudret olduğuna göre kudretli adamlar tarafından sevkedilir.
Reklam
SİYASETTE ŞAH-I DARU
¶ Koca Ragip Paşa Mısır Beylerbeyi iken Kahire'de ve Mısır'ın bütün şehirlerinde, Osmanlı idaresiyle halkın arasındaki dil Arapça idi. Resmi yazılar Arapça yazılırdı, Câmi 'ü'l-Ezher'de ve diğer medreselerde bütün dersler Arapça verilirdi, câmilerde yalnız Arapça vaaz olunurdu, kitaplar Arapça yazılırdı, mahkemelerde dâvâlar Arapça görülürdü;
Kadri Bey, Osmanlı Târihi'ne iptilâ derecesinde me raklıydı. Matbu kitaplardan başka el yazmalarına kadar görmediği nüsha yoktu. Lâkin esef olunur ki târihteki meziyeti yalnız iyi okumak ve iyi anlamaktan ibaretti. Frenk târihçilerinde görülen esaslı meziyet: Hâdiselerin asıl sebeplerini buluncaya kadar derine gitmek, iğreti rivâyetlerden kaçınmak, en sağlam vesikalara inanmak, öteden beri edinilmiş fikirleri bir doğru vesika görünce bir tarafa atmak, indi düşünüşlere bağlanmamak... İşte bu meziyet, Kadri Bey'in görüşlerinde pek ziyâde göze çarpardı. Meselâ Kadri Bey sadrazamların ve şeyhülislâmların neden azledildiklerine meraklıydı, devlet makinesinin işleyişinde gizli kapaklı olarak geçen bu işlerdeki sırları öğrenmek isterdi. Ekseriya kağıda geçmemiş olan bu sırları, en yakın devirlerde yaşamış vukuf sâhiplerinden elde etmeye ehemmiyet verirdi. Onun fikrince devlet tarihinin sırları bu azillerin sebeplerindeydi. Pâdişah iyi bir fikirle mi kötü bir fikirle mi bu icraata girişmişti? Bu icrâatta haremin mi tesiri vardı, içeride ve dışarıda olan münâfikların mı? Sebepler arasında hisler mi garaz mı intikam mı yâhut da yer kapmaca mi göze çarpıyordu? İşte, bunları mümkün olduğu kadar bilmek tarihin gidişini iyi görmekti.
ŞEM'Î MOLLA
¶ Hâlet Efendi, Sultan Mahmud'un dâima başvurduğu gizli bir müşaviri iken zamanla devletin başında, mutlak bir nüfuz kazanmış, dilediği gibi azil ve nasbettirir, sevmediklerini taşralara sürdürür, îdam hükmü verdirir, devlet idaresini korku ve şüphe içinde yaşatır; belki pâdişahtan daha kudretli bir adam olmuştu. ¶ Şem'i Molla'nın konaği gerek
33 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.