Eksik bir ülke bizimki.
Elimi nabzına götürüyorum
Tanıdık bir müzik
Konuşmamız bin yıl önce başlamış
Ve bitmemiş.
Orada acı badem ağaçlarının
Rüzgâra şarkısı var.
Aşk var orada
Geyikler gibi
Güzelliğin peşinden
Uçuruma koşan.
bir ben tamım kederimde sanki
bir de dağları suskun yeryüzü.
gece o kadar gidiyor ki geriye
sanki tarihte kalmışız.
sanki binlerce yıldır
adı gılela rüzgârın
sanki annem
hep buğday savurmuş
kalbinin hizasından.
şimdi bu telaşın beni ağlattığı
günbatımında
geçmişin tüm adımları kalbime toplanıyor
bana bir yol gösteriyorlar uyumlarıyla,
burada kalmalarıyla hep
bana bir yuva.
artık yalnızca sese sığınıyoruz
ışıklı geceye
kime gideceğiz,
hangi sözle anlatacağız acıyı,
hangi dilde bağışlanmayı dileyeceğiz?
bize saf bir başlangıç gerekli.
bilmiyorum nerede bırakıldı gülüşün
ve nerede yarım kalan bakışın.
yarı gömülmüş bedenin
anlatıyor bana
sürmekte olanı.
çünkü geriye bakmakla ben,
incindim.
bana geç verilmiş bir gerçek bu
bir karşılaşmanın vereceği son şey.