' Hımbıldı, rüküştü, dangıl dunguldu. Çeyrek viziteye dünden razı, "Bizde her yol var kocacım." diye yılışan kaknem bir orospuya, Coco Chanel defilesinde entarisini sıyırıp kasık bitlerini ayıklayan bir acuzeye, hurilerin arasında bıyık bura bura gezinen tırışmış bir cennet esprisine benziyordu. Porselen ağızdaki çürük dişe, sosyete marinasındaki naylon deniz bisikletine, ceylan gözdeki çapağa. '