Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sorumluluk ve Yargı

Hannah Arendt

Sorumluluk ve Yargı Gönderileri

Sorumluluk ve Yargı kitaplarını, Sorumluluk ve Yargı sözleri ve alıntılarını, Sorumluluk ve Yargı yazarlarını, Sorumluluk ve Yargı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Benim dışımda bir yasa koyucu yoktur, günah ya da cürüm başkasının yasasına itaatsizlik olarak tanımlanamaz artık, bilakis, dünyanın yasa koyucusu olarak bana düşeni yapmayı reddettiğimin göstergeleri olarak tanımlanırlar.
. Özsaygının en açık ve en güzel ifadelerinden biri, Kant'ın Pratik Aklın Eleştirisi adlı eserinde yer alan şu pasajdır: "İki şey var ki, onları derinlemesine düşünmekte ısrarcı ve kararlı olduğumuzda zihni hep yeni ve gittikçe artan bir hayranlık ve huşuyla dolduruyorlar: üzerimdeki yıldızlı gökyüzü ve içimdeki ahlak yasası." Bu "iki şeyin" aynı mertebede olduğu ve insan zihnini aynı şekilde etkilediği sonucuna varılabilir ama bu doğru değildir. Bilakis, Kant sözlerine şöyle devam eder: "Sanki sayısız dünyanın çokluğunun görünümü hayvansal bir yaratık olarak benim önemimi ortadan kaldırıyor. ... İkincisi ise tam aksine, ahlak yasası, kişiliğim aracılığıyla hayvanlıktan ve hatta duyular dünyasından tamamen bağımsız bir yaşamı açığa çıkardığı için, düşünen bir varlık olarak değerimi sonsuzca yükseltiyor." Dolayısıyla, beni yok olmaktan, evrenin sonsuzluğunda basit bir "nokta" olmaktan kurtaran şey, evrenle boy ölçüşebilen bu "görülmez kendiliktir."
Reklam
Üçüncü Reich'ta rejimin son döneminde işlenecek suçları tüm kalpleriyle onaylayan insan sayısı çok azdı, am bu suçları işlemeye hazır insan sayısı hayli fazlaydı. Şimdiyse, bu insanların istisnasız her biri, önceden hangi konumda yer almış ya da ne yapmış olursa olsun, bir bahane bulup özel yaşama çekilen insanların kolaycılık ya da sorumsuzluk yaptıklarını iddia ediyor. Kamusal alandan el etek çekenlerin etkin bir muhalefet yürütmek için bu tedbire başvurmuş olabileceklerine ise elbette pek ihtimal verilmiyor; ne de olsa kahramanlık ya da azizlik herkesin harcı değildir. Ama kişisel ya da ahlaki sorumluluğun herkesin harcı olduğu söyleniyor, ayrıca iddia ediliyor ki, koşullar ne olursa olsun ve hangi sonuçları doğurursa doğursun, iş başından ayrılmamak, çok daha “sorumlu❞ bir davranıştır. Kendilerini temize çıkarmaya çalışan bu insanların ahlaki gerekçesinin özünde ehvenişer mantığı yatıyor. Bu mantığa göre, birden fazla kötülükle karşı karşıya kalındığında, bunlardan daha až zararlı olanını seçmek bir mecburiyet, seçim yapmayı reddetmek ise sorumsuzluktur. Bu mantığı ahlaki açıdan yanlış olmakla eleştirenler, genelde politik koşullara yabancı kısır bir ahlakçılığı savunmakla, ellerini kirletmeye yanaşmamakla itham edilirler. Oysa kabul etmek gerekir ki, politik felsefe ya da ahlak felsefesinden ziyade (bu anlamda emsalsiz olmasından ötürü, katı bir ahlakçılıkla sıkça itham edilen Kant hariç), dini düşünce kötünün iyisini seçerek kötülüğe ödün vermeyi kesin surette olumsuzlar.
Elemek gerekir ki, kötünün iyisini seçenler, nihayetinde yine kötülüğü seçmiş olduklarını çok çabuk unuttuklarından, ehvenişer mantığına dayanan bu muhakeme tarzını politik açıdan güçsüz kılarlar. Üstelik Üçüncü Reich döneminde kötülükler öyle korkunç boyutlara ulaşmıştı ki, bunlara "ehvenişer" olarak değinilemeyeceği, böyle bir yaklaşımın akla hayale sığmayacağı açıktı; dolayısıyla, bu savunma biçiminin temelsiz kalacağı öngörülebilirdi. Ama ilginçtir, beklenilen olmadı. Totaliter yönetim teknikleri incelen- diğinde, "ehvenişer" mantığının iktidardaki elit tabakanın dışındaki kişilerin öne sürdüğü basit bir mantıktan ibaret olmadığı, terör ve zulüm makinesine yerleştirilmiş önemli bir aksam olduğu açığa çıkar. Hem hükümet görevlilerini hem de nüfusun genelini koşullandırmak için bilinçli olarak kullanılan bu mantık, insanları kötünün iyisine razı eder ve kötünün kendisini kabullenmelerini sağlar.
Mutlak tahakküm yalnızca politik alana değil yaşamın her alanına nüfuz eder. Totaliter yönetimden farklı olarak totaliter toplum gerçekten yekparedir; bu toplumda kültürel, sanatsal ya da entelektüel tüm gösteriler, tüm organizasyonlar ve sosyal hizmetler, hatta spor ve eğlence etkinlikleri bile "koordine" edilir. Reklam ajanslarından yargı teşkilatına, oyunculuktan spor muhabirliğine, ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarından üniversitelere kadar.....
Hitler Almanyası'nın yenilgisiyle beraber resmî toplumun tüm kademelerinin mutlak suç ortaklığı ifşa olmuş, genel kabul gören ahlaki standartlar tümüyle yıkılmıştır. Bu yenilgiden beri süren fırtınalı tartışmalarda sayısız varyasyonuyla hep aynı argüman öne sürülmüştür: Biz, bugün suçlu görünenler, aslında daha kötü şeylerin olmasını engellemek için görev başında kalmış insanlarız; olayları bir nebze hafifletebilmiş ve hiç değilse birkaç insana yardımedebilmiş olanlar sistem içinde yer almayı sürdürmüş insanlardır, hiçbir şey yapmayanlar her türlü sorumluluktan kaçarak sadece kendilerini, kıymetli ruhlarının esenliğini düşünürken bizler, ruhlarımızı satmadan şeytana bedel ödedik. Hitler rejimi ilk yıllarında alaşağı edilebilseydi ya da bu yönde bir girişimde bulunulsaydı, bu argüman politik açıdan anlamlı görünebilirdi. Çünkü savaşta ye- nilgiye uğramamışsa, totaliter bir sistem ancak içinden -devrimle değil, darbeyle- yıkılabilir.
Reklam
Kolektif suçun böylesine kendiliğinden kabul edilmesinin, gerçekten bir şey yapmış olanların örtbas edilmesinde çok etkili olması, kasıtsız ama kaçınılmaz bir sonuçtur. Önceden belirttiğimiz gibi, herkesin suçlu olduğu yerde hiç kimse suçlu değildir.
Basitçe ifade edilecek olursa, "Öldürmeyeceksin!" emrine olan bağlılıklarından dolayı değil, bir katille -kendileriyle- yaşamayı istemedikleri için cinayet işlemeyi reddetmişlerdi. Bu tür bir karara varmanın önkoşulu ne iyi gelişmiş bir zekâ ne de yetkin bir ahlak anlayışıdır, daha ziyade, insanın kendisiyle samimiyet içinde yaşamaya, kendisiyle ilişki kurmaya, yani kendisiyle sessiz bir diyalog içine girmeye yatkınlığıdır; diğer bir deyişle Sokrates ve Platon’dan beri düşünme olarak adlandırdığımız şeydir. Felsefi düşüncenin temelinde yatmasına rağmen, bu tür bir düşünme tarzı ne teknik bir iştir ne de teorik problemlerle ilgilenir.
169 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.